İlk albümünden sonra şarkıları dillere dolandı. Sade tarzı ve kendi yazdığı sözleriyle dikkat çekti. Şimdi yeni albümü ‘Parla’yla geri döndü. Kendi deyimiyle büyüdü ve tecrübeler kazandı. Güliz Ayla bu yaz albümünün adı gibi parlamaya hazır.

İlk albümdeki ‘Güliz’le bu albümdeki arasında nasıl bir fark var?
Aslında albümlerden kaynaklı değil, zaman kaynaklı bir tecrübe artışı var. Zaman resmen eğitiyor sizi! Tabii sorumluluklarım da doğru orantıda artıyor. Ayrıca bu albümde daha meraklı biri oldum.

Peki tarzında neler değişti? İlk albümde daha ‘sade’ydin ama şimdi parlıyorsun…
Büyüdüm. O zaman 27 yaşındaydım, şimdi 30 oldum. Dönem dönem her kadın bir stile bir imaja takar ya aslında, biraz öyle bir şey benimki…

Sen single furyasının dışında kalanlardansın. Yine bir albüm çıkardın. Bu bir özgüven göstergesi mi?
Bu bir tercih. O an şartlarınız doğrultusunda elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz. Müzik dünyası sürekli değişiyor. Single da yapıyor olabilirim ileride albüme de devam edebilirim, tamamen o zamanki şartlara bağlı.

Nedir yeni albüm ‘Parla’nın hikayesi?
Parla içsel yolculuğumun bir parçası. Bu albümde daha çok ‘ben’ varım, daha çok benim hikayelerim, ilkinden daha kişisel bir çalışma. Sound olarak daha meraklı bir albüm ve daha yenilikçi geliyor bana.

Hislerimi uçlarda yaşarım

Aşk şarkıları yazan bir kadın olarak aşkı nasıl anlatırsın?
Bile bile kendini yakmaktan başka bir şey değil, ama onsuz olmaz!

Şarkıların kadar romantik misin?
Partnerime göre değişiyor.

Nedir değişimi sağlayan?
Karşımdaki kadar romantik olabiliyorum (Gülüyor).

Şimdi hayatında biri var mı?
Bilmem, var mı?

Nasıl bir erkeğe aşık olursun?
İyi insan olsun, kalbi temiz olsun yeter.

Bir erkekte tahammül edemediğin ne?
Erkek veya kadın ayırt etmem, insanda tahammül edemediğim şey karşındakini enayi yerine koymak.

Şarkı sözlerine bakınca aşkı da ayrılığı da çok uçlarda yaşıyor gibisin?
Hislerimi uçlarda yaşarım. Seviyorsam çok severim, nefret ediyorsam gözüm görmez.

’İlk Öpücük Benden Olsun’ diye bir şarkın var. İlk öpücüğünü hatırlıyor musun?
Hatırlıyorum. İlkokuldaydım, çocuk beni öptü diye öğretmenime şikayet etmiştim. Hala görüşürüz o arkadaşımla.

Şarkılarını dinleyen eski sevgililerin anlar mı şarkıların kendine gittiğini?
Anlamazlar sanmam. Bir düşünürlerde emin olamazlar yani!

Beni dinlemeye davetlisiniz

Neredeyse her hafta yeni bir isim müzik dünyasına katılıyor. Nedir senin farkın?
Kendi sözlerini yazan, şarkılarını besteleyen bir üreticiyim. Melodilerimle hikaye anlatıyorum, şarkı söylerken tutkuluyum. Bu yüzden beni dinlemeye davetlisiniz.

Genç bir isim olarak müzik dünyasını nasıl yorumluyorsun?
Karışık bir dünya burası. Herkes birinci olma derdinde. Halbuki kimseyle yarışmadan kendi işimizi beslemeye çalışsak daha iyi olacak. Yaptığım işe güveniyorum, korkum yok. Çabuk tüketim dışında da pek bir şikayetim de yok. İşimi çok seviyorum çünkü…

Bir dönem hep Sıla’yla kıyaslandın… Bu seni rahatsız etti mi?
Her zaman söyledim, söylemeye devam edeceğim; “Hayır” benim için onur.

Bundan 10 sene sonra kendini nerede görüyorsun?
Sahnede görüyorum tabii ki. Şarkı söylemedik şehir bırakmak istemiyorum, şarkılarımı insanlarla söylemek istiyorum. Hayalim hep buydu, bu olacak.

Keşfedilmedim, kendim gruplar kurup dağıttım

Samsun’lusun… Hadi o yıllara dönelim…
Patenlerimle Çiftlik Caddesi’nde gezmelerim ve gece yenen dondurmalar geliyor aklıma.

Nasıl bir aile?
Annem ev hanımı, babam teknik ressamdı. Babamı 12 yaşında kaybettim. Bir ablam var, o peyzaj mimarı. Mutluydu bizim evimiz, ama disiplinliydi. Her istediğimizde izin alıp sokağa çıkamazdık. Ablamla ergenlik döneminde hiç anlaşamazdık, şimdi ayrılamıyoruz.

Müzik nasıl kanına girdi?
Hep vardı ki, küçüklükten beri hep şarkı söylerdim, dinlerdim.

Müzik eğitimi aldın mı?
Evet aldım, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde dört sene Batı müziği okudum.

Peki nasıl keşfedildin?
Keşfedilmedim, kendim gruplar kurdum, kurdum dağıttım.

Canileri ve doğa düşmanlarını silerdim

Kapı çaldı, açtın ve bir baktın kendinden bir tane daha. Ne yaparsın?
Dolaba kitlerim valla, gerek yok benden başka bene.

Dev bir silgin olsaydı neyi silerdin?
Canileri, masum canlara kıyanları, doğa düşmanlarını.

En son ne öğrendin?
Florürün zararlarını.

Bir günlüğüne kimin yerine geçmek isterdin?
Budist keşişlerin.

Hayat hikayeni yazsan başlığı ne olur?
Şükürler olsun.

Sana iyi geldiğini düşündün bir ritüel?
Yemek yapmak.

Düşünce okuma yeteneğin olsa ilk kimin yanına giderdin?
Partnerimin.

Duymaktan nefret ettiğin gerçekler?
Biraz beklememiz gerekiyor.

Seni çocukluğuna götürecek bir tat?
Kıymalı pide.

Röportaj: Hakan GENCE