Fotoğraflar: Mustafa Eğriboz Röportaj : Çağla Gül Saraç
Women’s Style Türkiye: Çok başarılı kült bir işin ardından uzun bir süre sizi ekranlarda göremedik. Bu özel bir tercih miydi?
Esra Şengünalp : Evet uzun zaman oldu! Bazen özel bir tercihti bazen de istedim ama işler olumlu sonuçlanmadı diyelim. Şansa ve zamanın getirdiklerine her zaman önem verir, inanırım.
W.S.: Setlerden uzak kaldığınız bu uzun dönemde neler yaptınız?
E.Ş.A.: Setlerden uzak kaldığım dönemde tiyatro sahnesinde oynamaya devam ettim. Bir türlü gelişmesi bitmeyen İngilizce meselesi üzerine gittim ve gitmeye devam. Mesleki donanımımı geliştirmek, üretmek ve öğrenmek için belli dönemlerde oyunculuk üzerine dersler verdim. Bazen kendim de çeşitli atölye çalışmalarına, workshoplara katıldım. Özellikle yazmak üzerine biraz ağırlık verdim. Hatta projelendirdiğim birkaç iş çıktı ortaya. Yakın zamanda gerçekleştirmek istediğim bir tanesi üzerine halen çalışmaktayım. Haa, bu süre zarfında bir de anne oldum.

W.S.: Uzun bir aranın ardından dijital başarılı bir işle geri döndünüz. Alef dizisi ile ilgili neler söylemek istersiniz?
E.Ş.A.: İlk sezonu keyifle takip etmiştim. Böyle mistik hikayeleri bizim coğrafyamıza çok yakıştırıyorum. Yeni sezon için oluşturulan kadro ve hikaye yine çok iyi. Beğenilen ve sabırsızlıkla 2. Sezonu beklenen başarılı bir işle geri dönmek heyecanlı ve konforlu diyebilirim. Zaten kendini kanıtlamış beğenilen bir işte yer alınca, oyuncu olarak kaygılar taşımadan sadece üzerine düşen şeyi, yani oynamak eylemini yapıyorsun. Bence bu önemli bir ayrıcalık.
W.S.: Son zamanlarda dijital platformlarda birçok başarılı proje ekrana geliyor. Dijitalin bu başarısını neye bağlıyorsunuz?
E.Ş.A.: Çağımızın hızına ve teknolojik gelişimlerine ayak uydurmak için atılmış çok önemli bir adım. Giderek de çoğalıyor. Bu sektör adına çok umut verici. Dünya genelinde daha fazla insana ulaşabilmek gurur verici. Dijital işler herkese hitap eden çeşitliliğin yanında meraklı seyircilere de bir sinema filmi tadında bütün işi servis ediyor. Tabii ki hızla tüketilen, sevilen bu işlerin ön hazırlığı oldukça titiz ve iyi hesaplanmış ayrıntılarla oluyor. Tüm ekip olarak çalışmak için daha fazla zamana sahip olabiliyorsun. Hikayenin tamamına hakim olabilmek, karakterinin yolculuğunu başından sonuna bilmek ön çalışma için çok önemli. Bu durum çalışma programınızın belirli ve düzenli olmasıyla beraber tüm yaratıcılık serüvenine bütünde işin kalitesine de yansıyor.
W.S.: Aktif olarak oynadığınız bir tiyatro oyunu var mı? Tiyatro hakkında neler söyleyeceksiniz?
E.Ş.A.: Evet bu sezon dünya prömiyerini gerçekleştirdiğimiz bir tiyatro oyunumuz var. Stefan Tsanev’in yazdığı “Büyük İskender’in Atı” adlı oyunumuz, merak edenler için de buradan söyleyeyim; Tiyatro Adam’ın sayfasından oyun tarihlerimizi ve mekanları takip edebilirler. Bekleriz Pandemi dolayısıyla uzun süre kapalı kalan ve salgında öncelikli olarak kapanmalardan nasibini alan tüm tiyatrolar ve emekçileri için zor zamanlardı. Seyirciler de çok özlemiş kavuştuk nihayet. Herkes gibi tiyatrolar da yavaş yavaş yaralarını sarmaya çalışıyor, kendine gelmeye başlıyor diyebilirim. Umarım her alanda, sağlıklı sıhhatli işlerimizi yapmaya devam ederiz. Tiyatro iyidir, iyileştirir!
W.S.: Anne olmak hayatınızda neleri değiştirdi?
E.Ş.A.: Annelerimizin dediği: “Anne olunca anlarsın!” meselesini daha bir idrak etmekteyim. Kendimi daha sevgi dolu hissetmek, bebeğimle birlikte yeniden keşfetmek, öğrenmek, hatırlamak gibi güzel şeyler eklendi hayatıma. Tabii ki eskiden olduğu gibi kafama eseni her an yapamıyorum artık. Daha düzenli ve programlı olmak zorunda kalıyorsunuz. Bazen büyük, bazen de daha çok uyumak gibi küçük fedakarlıklar da olmuyor değil. Ama bunlar beni üzen ya da yoran şeyler değil, tabii ki her şeye değer bir şey annelik. Sosyal hayat, iş, ve aile bu dengeyi kurabildiğiniz zaman tamamdır. Eşim ve ailemin her an desteğiyle bunu yapabiliyorum. Kendimi çok şanslı hissediyorum.
W.S.: Alışverişlerini dijital ortamda yapanlardan mısınız yoksa görmeden almam diyenlerden misiniz?
E.Ş.A.: Dijital alışveriş kesinlikle çok rahat ve kolay. Bebeğimin çoğu ihtiyacı dahil birçok alışverişimi internet üzerinden yapıyorum. Ama ayakkabı, çanta gibi benim için önemli şeyleri görerek, deneyerek almayı tercih ediyorum.
W.S.: Moda sizin için ne anlam ifade ediyor?
E.Ş.A.: Moda, çok yakından takip ettiğim bir şey değil. Sevdiğim, kendime yakıştırdığım şeyleri moda olsun olmasın giymeye, kullanmaya devam ederim. Tabii ki bir şeyler moda olduğu dönem insanın gözü alışıyor ve daha önce kullanmadığınız ve yapmadığınız şeyleri uygulayabiliyorsunuz. Mesela bir dönem ince kaşlar modaydı eski fotoğraflara baktığımda gülüyorum şu an o şekil bir kaş alımı benim için mümkün değil! Anca rol gereği olabilir
W.S.: Sizin renginiz hangisi? Neden?
E.Ş.A.: Benim rengim yeşil! Yeşilin tüm tonlarını çok seviyorum ve kendime yakıştırıyorum. Doğayla bütün, iç içe hissettiriyor. Enerjisi iyi geliyor.
W.S.: Kendinize özel bakım sırlarınız var mı?
E.Ş.A.: Bunlar için sır diyebilir miyiz bilmiyorum ama. Günlük hayatta makyaj yapmam, yaptığım zaman mutlaka ne olursa olsun, setten çok yorgun da gelsem temizlemeden uyumam. Temiz bir cilt, günlük nemlendirici bakım kremi ve güneş kremi (yaz kış kullanırım) benim için çok önemli. Sık sık yüzüme ve tüm vücuduma kese yaparım. Su hayat gerçekten. Bol su içmeye çalışıyorum. Elimde su matarasıyla dolaşırım. Bir de özellikle kışın bağışıklığı da güçlendirdiği için kemik suyu kaynatır içerim. Ciltteki kolojen dengesini artıyormuş.
W.S.: Çalışmadığınız anlarda en çok ne yapmaktan keyif alıyorsunuz?
E.Ş.A.: Çalışmadığım zamanlarda arkadaşlarımla vakit geçirmeyi severim. Onlar için yemek yapmak, sofralar kurmak beni en mutlu eden şeylerden biri.
W.S.: Kendinizi en huzurlu bulduğunuz anı tarif edebilir misiniz?
İç sesime kulak verip yapmam gereken şeyleri yapmış, ruhumu toplamışsam, ve sevdiklerim sağlıklı, her şey, herkes yerli yerindeyse tamamdır. Her şükretme anı benim için mükemmel huzur anıdır.
