Hayata karşı bakış açısını değiştirmiş genç yetenek Elif Doğan “Aşk benim için sevginin en yoğun hali!”
Genç yaşta başarılara imza atan Elif Doğan ile kapak çekimi için buluştuk. “Kendinin ötesinde başka insanları anlamayı, onların bakış açısını deneyimlemeyi yaşıyorum. “diyen Doğan, aşkını, kendisinde iz bırakan rolleri Women’s Style Türkiye Dergisine anlattı.
Women’s Style: Birçok popüler dizilerde ve filmlerde oynadınız. Hatta Netflix’te “ Aşk Tesadüfleri Sever 2 “ filminiz başlayacak. Bu süreçte hayatınızda neler değişti?
Elif Doğan: Pek çok farklı karakteri canlandırmış olmak, değişik değişik perspektiflerden hayata bakmamı sağlıyor. Bu da beni Elif olarak biraz daha büyütüp herkese karşı biraz daha toleranslı olmama yardımcı oluyor. Empati yeteneğimi çok geliştirdiğini söyleyebilirim. Ayrıca her projede birçok yeni insanla tanışıp bağ kuruyorum. Günün sonunda sadece o kurduğunuz bağların ve paylaşılan anıların yanımıza kaldığını düşünecek olursak, çok şanslı hissettiğimi söyleyebilirim.
W.S: Aşkın Elif’in gözünde konumu nedir? Hayatınız da biri var mı?
E.D: Aşk benim için sevginin en yoğun hali. Sevgi de hayatin olmazsa olmazı. Kimsenin kimseyi ve hiçbir şeyi sevmediği bir dünya ne yavan ne anlamsız olurdu. Bizi sevginin kurtaracağına inanıyorum.
W.S: Hayatta tahammül edemediğiniz şey(ler)nedir?
E.D: Hadsizlik ve üslupsuzluk sanırım. Sosyal varlıklar olarak birlikte yasamaya ve paylaşımlarda bulunmaya ihtiyaç duyuyoruz. Mutluluğu, hüznü, acıyı ve tatlıyı da yanında biriyle yaşamak gerçek kılıyor. Bu noktaya kadar her şey çok güzeldir. Ama yine de, herkesin o topluluğun içinde kendi görünmez şahsi daireleri var. İnsanların o sınırları aşıp, diğerlerine oldukları haliyle saygı duymayıp kendince eklemeler, çıkarımlar yapması ve hatta bunu patavatsızca yorumlarla süsleyip sunması, daha da akil almaz oluyor. Hatta bunu kendinde hak görmeleri benim çok anlayışlı olabileceğim bir tutum değil. Yine benzer insanların ziyadesiyle ön yargılı olduğunu tahmin etmek çok da zor değil. Bence bu da ne kadar sevgisiz büyüdüklerinin göstergesidir. Biraz acınası biraz da üzülesi bir durumdur.
Ara başlık : Hadsizliğe tahammülüm yok!
W.S: Burçlara inanır mısınız?
E.D: Evet:)
W.S: ‘Asla yapmam’ dediğiniz ama yaptığınız şeyler var mı?
E.D: Kendime çok katı çizgiler çekmeyi tercih etmiyorum. Hayatın sürekli deviniminin içinde hem bizim hem de yaşamımızı geçirdiğimiz şartların değişmesi doğallığında öyle büyük laflar etmek anlamsız ve ön yargılı geliyor bana.
W.S: Ufakta olsa güzellik sırlarınızı paylaşır mısınız?
E.D: Cildim kuruluğa çok meyilli. O yüzden muhakkak çok iyi nemlendirdiğimden emin olmaya ve bol bol su içmeye çalışıyorum. Bence mutlu insan güzel görünür. Sevinç bütün vücuda ve çehreye sirayet eder. Neşemin yerinde olduğu anları çoğaltmaya çabalıyorum.
W.S: Bundan sonrası için hayallerin neleriniz neler?
E.D: Hayal kelimesi çok hoşlandığım bir kelime değil. Bana göre hedef demek daha gerçekçi kılıyor önümüzdeki aşamaları. Şimdilik kendime maddi hedeflerden çok manevi hedefler koyuyorum. Hayatın akışı sizi doğru zamanda doğru yere getiriyor zaten. Ona teslimiyetle mümkün oldukça akışta kalmaya çalışıyorum.
W.S: Modanın peşinden gidenlerden misiniz yoksa zamansız parçaları takip edenlerden misiniz?
E.D: Benim için modadan ziyade rahatlık önemli. Tabii ki dolabımda isim vesilesiyle bulundurduğum parçalarım oluyor. Ama çoğunluk bir kot bir tişört üzerine kuruludur.
W.S: Bu sonbaharda ne(ler) almayı planlıyorsunuz?
E.D: Bahar mevsimleri benim en sevdiklerim. Sanırım doğanın geçiş halinde olması beni etkiliyor. Net çizgileri pek sevmiyorum. Sonbahar ile ilgili en sevdiğim şeylerden biri de yağmurun altında saatlerce yürümek. Ve sanırım bu sonbahar kendime güzel, kullanışlı bir yağmurluk hediye edeceğim.
W.S: Oynamaktan hiç sıkılmayacağın rolü anlatır mısınız?
E.D: Tek bir role, tek bir karaktere indirmem imkânsızdır. Bana mesleğimi en çok sevdiren şey, pek çok karakterle beraber gelen o renk cümbüşü. O renklerin hayatımdan hiç eksilmemesi dileğimle.
W.S: En son okuduğunuz ya da okumakta olduğunuz kitap hangisi?
E.D: Su an Hermann Hesse’nin Bozkırkurdu’nu okuyorum.
W.S: Hayat felsefeniz var mı?
E.D: Yine, çok katı ve net cümleler kurmayı sevmediğim için hayatımı şu cümleyle yaşıyorum diyemem. Ama yaşadığımız her an ve anın tam olması gerektiği zaman olması gerektiği şekilde cereyan ettiğine inanıyorum. Hayatin akışına inancım sonsuz. Karşıma çıkan her insanın, başımdan geçen her hadisenin, en can sıkanın da en sevinçten uçuranın da bana neler eklediğini anlıyorum. Bu teslimiyet bana inanılmaz bir huzur ve güven hissi veriyor.
W.S: Elif Doğan oyunculuğu nasıl tanımlar?
E.D: Paletine her seferinde yeni bir renk katmaya benzetiyorum oyunculuğu. Kendinin ötesinde başka insanları anlamayı, onların bakış açısını deneyimlemeyi yaşıyorum.
W.S: Bu yaz sizin için nasıl geçti?
E.D: Bol koşturmalı, çok çalışmalı geçti.
W.S: Bugüne kadar yaptığınız işler arasında iz bırakan hangisiydi?
E.D: Her karakterin yolculuğu, kattıkları çok başka. Herhangi birini diğerinden de ayıramam. Karakterin hikâyesindeki yolculuğu gibi Elif’in de kendi içinde yeni bir yolculuğu oluyor her seferinde. Birini diğerine tercih edemem.
W.S: Takip ettiğiniz dizi ya da filmler var mı?
E.D: Netflix yapımı Mindhunter’in yeni sezonunu dört gözle bekliyorum.
RÖPORTAJ: ECEM SARAL @eechemmm
FOTOĞRAF: TUNCA SARIŞEN @tuncasarisen
SAÇ & MAKYAJ: MESUT ÖZUZUN @mesut.ozuzun
FOTOĞRAF ASİST: DİLARA ÖZEREN @dilaraaozeren
STYLING: Boreal Brandlifting & Atölye No6