Röportaj: Çağla Gül Saraç
Women’s Style Türkiye: Öncelikle merhaba Cihan Bey, son iki yıldır oldukça yoğun bir şekilde tiyatronun içindesiniz. Tiyatro sanatının son yıllardaki seyri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Nezih Cihan Aksoy: Aslında hayatın her alanında olduğu gibi bir çok ikilik barındırıyor. Bir yanda imkansızlıklar, tüm kira ve temel giderlerin sürekli artması, özel tiyatrolara desteğin yok denecek kadar az olması, buna karşın bilet fiyatlarının artmaması özetle ekonomik zorlukların hiç olmadığı kadar yükselmesi. Öte yandan tiyatrocuların vazgeçmemesi ve üretim yapmaya devam etmesi ve ortaya çıkan harika oyunlar. Bu kadar zorluk içinde bir çırpıda 20 den fazla harika oyun sayarım. Tüm meslektaşlarım yürekten alkışı hak ediyor…
W.S.: Tiyatroda uygulayıcı yapımcılığa başlamışsınız. Bunun sebebini öğrenebilir miyiz?
N.C.A.: Başladım demeyelim. Galata Perform’un bir parçası olarak 2022 yılında yaptığımız 3 oyunda bana düşen görev buydu. Ben Boğaziçi Üniversitesi oyuncuları ve BGST’de yetiştim. Hepimiz oyuncuyduk aynı zamanda tiyatronun hayatına devam etmesi gereken işleri de yapıyorduk. Oradan gelen bir deneyim bu diyebilirim.
W.S.: Kendinizi bir televizyon dizisinde mi, yoksa tiyatroda mı daha iyi hissediyorsunuz?
N.C.A.: Hepsinde iyi hissediyorum. Ama en çok heyecanlandıran dersek sırasıyla tiyatro, sinema ve dizi diyebiliriz.
W.S.: Rollerinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Kesinlikle kabul etmeyeceğiniz bir rol var mı?
N.C.A.: Aforizmalarım yok, nasıl doktor hasta ayıramazsa oyuncu da öyle diye düşünürüm. Seyircinin sevmeyeceği “kötü” denilen karakterleri daha çok seviyorum. Yeter ki gerçek olsun, güçlü bir amacı olsun, zaafları olsun.
W.S.: Bir oyuncu olarak, dijital platformların bu kadar tutulması hakkında ne düşünüyorsunuz?
N.C.A.: Çok doğal buluyorum. Seyirci istediği zaman istediği yerde içeriğe erişebiliyor. Bu karşı konulamaz bir gelişme. Burada önemli olan nasıl bir içerik sorusu. Bunun üzerine düşünmeyi önemli buluyorum.
W.S.: Oyunculuk heyecan verici bir meslek, bunun dışında hayatınızda size benzer heyecanları yaşatan neler var?
N.C.A.: Aslında ben hikaye anlatmayı çok seviyorum. Oyunculuk da aslında hikaye anlatıcılığı. Bu açıdan aslında bir belgesel ya da bir program yapmayı çok istiyorum. Örneğin ben Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunuyum, bu alanla ilgili bir içerik hazırlamayı ve sunmayı çok istiyorum. Çevre ve iklim değişikliği çok önemli bir konu, sürdürülebilirlik kavramını çok önemsiyorum. Dalış eğitmeniyim, su altına aşığım. Bu konuları merkeze alan her içerik beni çok heyecanlandırıyor, böyle bir şeyi anlatmak çok heyecan verici olurdu. Yazılım, görüntü işleme, koloboratif robot ve yapay zeka alanında çalışan bir teknoloji şirketinde danışmanlık yapıyorum. Geleceği bu teknolojilerle insani bir şekilde nasıl geliştirebilirse kafa yoran bir içeriği anlatmak yine benim için çok heyecan verici olurdu. Bunları yapılacaklar listemde tutmaya devam etmek bile heyecanlı…
W.S.: Sizin en ait hissettiğiniz, en çok sevdiğiniz stil var mı? Varsa nedir?
N.C.A.: Ben “casual” kıyafetler seviyorum. Yazın oversize gömlek ve tişörtlar hafif sneakerler favorim. Çeşitli etkinlik ya da organizasyonlarda ise business casual tercih ediyorum. Ceket giymeyi çok seviyorum. Genelde 3 renk kuralına uymaya çalışıyorum.
W.S.: Son yıllarda kadınlarda daha maskülen çizgiler erkeklerde de daha feminen çizgiler hakim…
N.C.A.: Kalıplar çağlar boyu değişmiş, değişmeye devam ediyor. Bu sürecin normal olduğunu düşünüyorum. Maskülen ya da feminen çizgiler neye göre belirlenmiş, kim belirlemiş, özgürlüğün daha da güçlendiği çağımızda bunlar da sorgulanıyor. Özgür ifade ve iradeyi, kalıpları sorgulamayı, tartıştırmayı ben olumlu buluyorum