Tophills Jewelry markasının kurucusu Hanzade Topaloğlu
Mücevher Bahanedir, önce kendin olarak ışıldamalısın!

Women’s Style Türkiye : Yeni nesil pırlantanın ilk ve tek Türkiye temsilcisisiniz. Yurtdışında Gemoloji ve Mücevher Tasarımı okudunuz. Nasıl başladı bu serüven?
Hanzade Topaloğlu: Ailem vesilesiyle her daim Mücevher sektörünün içindeydim. Tasarım ve çizime küçüklüğümden beri ilgim vardı. Doğal taşların renkleri ve enerjisi beni hep büyülemiştir. İşine aşık bir insan olarak her zaman hep daha fazlasını ve daha iyisini yapabilmek için uğraştım. İşimi sevgiyle yapmaktan ve insanların ürünlerimle ışıldaması kadar beni mutlu eden bir şey yok. İşin sadece iş olarak görülmemesi gerekiyor. Ruhumuzla örtüşen mesleklerin insanlara olan katkısı ve kalitesinin başka olduğunu düşünüyorum. Yaptığım işin ve tasarımlarımın öncelikle benim bakış açımı temsil etmesine dikkat ediyorum. Hep değerli taşlara verilen önemi sorguladım. Dünyanın zaman içinde teknolojik gelişimiyle birlikte kendi işimin de nasıl geliştirilebileceğim konusunda araştırma yaptım. Bu araştırmalarımın sonucunda markamı ve vizyonumu evrene zarar vermeyen teknolojiler üstüne kurmaya karar verdim. Dünya pırlanta örgütü tarafından da kabul gömüş ‘uluslararası sertifikalı laboratuvar pırlantası ve kendi patentimle ürettiğimiz pırlanta simulantları’. Tüm dünya markaları üretimlerinde artık bu yönde yol almaya başladı. Hem evrene hem insana fayda sağlayan bu gelişmiş mücevher teknolojileri insanların mücevhere verdiği değeri ve ödediği pahayı bir kez daha sorgulamasına yol açtı.
Pırlantanın zamanda yolculuğu…


W.S: Laboratuvar pırlantası nedir?
H.T: Laboratuvar pırlantası, pırlantadan fazlasıdır. Tamamen aydın insanların tercih ettiği pırlantadır. Çünkü evrene ve insana fayda sağlamak için üretilmiştir. Fiziksel, kimyasal ve optik olarak pırlanta ne ise o dur. Tüm uluslararası laboratuvarlarda pırlanta olarak kabul görmektedir. Kendine has olan özelliği ise oluştuğu ‘laboratuvar’ ortamıdır. Bilinçli gemologlar tarafında tıpkı madenlerden çıkartılan elmaslar gibi karbon mollekülleri ile profesyonelce yaratılır. Karbonun Yer altındaki basınç ve sıcaklık ortamını pırlanta oluşumu için sağlayan bu cihaza ben ‘PIRLANTANIN ZAMAN MAKİNESİ’ diyorum. Çünkü 30 yılda oluşabilecek bir elması 30 günde yaratabiliyor. Daha uygun maliyetlerle elde edilen laboratuvar pırlantasının insanlara kazandırdığı farkındalıkla ve çevre dostu oluşuyla yeni nesilin pırlantası ünvanını alıyor.

W.S: Kadınların klasik mücevherler haricinde en çok hangi tasarımlarınıza ilgisi var?
H.T: Birkadın ne kadar klasik olursa olsun kendi duruşuna has bir klasiği de olmalıdır. Biz buna ‘classy classics’ diyoruz. En klasik gibi görünen tek taşı bile, ufak bir detayla öyle bir tasarıma çevirebilirsiniz bu o kişinin duruşuna özel bir klasik olur. Mücevherde empoze edilen kalıpları değiştirmeye ve insanların birbirlerine verdiği değerleri özelleştirmek istiyoruz. Mesela bu yıl satış rekoru kıran MAGNOLIA Yüzüğümüz; çiçek şeklinde ve renkli olmasına rağmen birçok kişinin evlilik teklifi için seçimi oldu. Yıllar önce Londra da tasarım okulunda da ödül alan bu tasarımın yıllar sonra bir diziyle ön plana çıkması ve tüm dünya tarafından ilgi görmesi bana çok büyük bir mutluluk veriyor. 2021 yılı için de Magnolianın güncellenen versiyonları satışa çıkacak. Bu da bizi heyecanlandırıyor.

W.S: Yeni yıl için farklı koleksiyonlar çıkartmayı düşündünüz mü?
H.T: Yeni yıl için çok severek koleksiyon hazırladık. Aralık ayının ilk haftası satışa çıkacak. Sınırlı sayıda üretilen bir koleksiyon olucak. 2020 Bir farkındalık yılıydı. Kaostan beslendiğimiz bir dönemdi. Bu yıl her ne kadar sorunlu olsa da her gün gibi o da bir hediyeydi. 2021 in güzel geleceğini düşünüyorum. Benim için 2020 de güzel geçti yoğunluktan fırsat bulamadığım şeyleri yapmama imkân sağladı. 2021 e girerken çok sevdiğim fakat uygulamaya fırsat bulamadığım yeni art deco tasarımlar hazırladım . Safir zümrüt ve yakut renklerinin her ne kadar zıt görünseler de birbiri içerisinde tamamlayıcı bir ahenge sahip olabildiğini göstermek istedim. 8 yıldır bu markayı yönetiyorum ve dünya zorlu sınavlardan geçiyor ve geçmeye de devam edecektir. Gerek bireysel gerek toplumsal olarak her ne yaşarsak yaşayalım önemli olan bu süreçlerden ne çıkardığımızdır. Evrene ve insana faydalı işler yaptığınız sürece, hangi dönemden geçerseniz geçin bu kaostan beslenir ve evrenin çarkından gerekli gücü alarak yolunuza devam edersiniz.

W.S: Pandemi sürecinin işinizin üzerine etkisi nasıl oldu, bu süreci nasıl yönettiniz ?
H.T: Genel hatlarında zamansız tasarımlara yer verdiğim için her ülkenin ve her kültürün zevkine hitap eden tasarımlar üretiyoruz. 5000 üzerinde mücevher tasarımı ve kalıplarımız mevcut. Kişiye özel çalıştığım tasarımlarda mücevher sanatıyla globalleşmemizi sağlıyor. Özellikle bu pandemi sürecinde türk dizileri dünyaya yayıldı. Ürünlerimizi sevilen oyuncuların üzerinde dikkat çekiyor ve bu sayede dünyanın her yerinden ürünlerimize talep oluyor. Online satışlarımızla dünyanın her yerine gönderim sağlayabiliyoruz. Pandemi sürecinde türk dizileriyle dünyaya tasarımlarımızı kolayca yayabiliyoruz diyebilirim.
Gemoloji Bilimi Evrenin Sarraflığıdır !

W.S: Bir Gemolog olarak Taşların enerjileri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
H.T: Renkler ve taşların da her insana verdiği his farklıdır. Burçlara veya taşların belirli özelliklerine göre kalıplaştırılmasına ve sınıflandırılmasına kesinlikle inanmıyorum. Elbette taşların da kendine göre enerjisi var. Ama önemli olan kişinin o taşa yüklediği enerjidir. Gerçek olan enerji, sizin hissettiğinizdir size empoze edilen değildir. Gemolojiyi okumuş birisi olarak bunu söylüyorum. Gemoloji dipsiz bir kuyudur, sadece taş değil tüm evrenin oluşum ve işleyişini de kapsar.’ Gemoloji bilimi evrenin sarraflığıdır’.
W.S: Kendiniz bir mücevher tasarımcısı olarak hangi tür takıları tercih ediyorsunuz?
H.T: Benim için, huzur bulduğum ve üzerimde asla eksik olmayan taş kesimi damladır. Bana saflığı ve teslimiyeti hisettirir. Sürekli Serçe parmağımda taşıdığım, olmazsa olmazım ve herkesin beni bir bütün olarak kabul ettiği bir yüzüğüm var. Küpesiz kendimi hayal edemediğimi söyleyebilirim. Kolye pek takamam ama küpesiz eksik hissediyorum. Büyük taşlı halka küpeler beni simgeler. Bunun dışında , Asal sayıların diziliminden yola çıkarak oluşturduğum art deco tasarımlarım var, özel günlerimde genellikle onları tercihediyorum. İddialı ve sade duruşuyla benim kişilliğimi temsil ettiğini düşünüyorum.

Röportaj: Ecem Saral