Iman Casablance:
“Best Model yarışması bana çok kapı açtı bunu inkar edemem”

Röportaj: Ecem Saral @eceminsectikleri

Women’s Style Türkiye: Fas’lısınız. Çocukluğunuz nasıl geçti? Türkiye’yi ilk nerden duydunuz?
Iman Casablance: Çocukluğum harika geçti, kalabalık bir ailede büyüdüm. Altı kardeşiz en küçükleri de benim, şımarıktım biraz ailenin en sevilen çocuğuydum çünkü. Yazları da bütün kuzenlerimle tatile çıkardık çok eğlenirdik. Bence mükemmel bir çocukluğum dönemine sahibim bunun için kendimi çok şanslı hissettim. Hep özellikle ki iki ablam var ve ikisi de bana annem gibi baktı yani üç anneye sahiptim aslında.


W.S.: Hayallerinizin peşinden Türkiye’ye geldiniz ve maceranız başladı. Bu yolculuğun en zor anlarında size kim destek oldu? Sizin için nasıl bir süreçti?
I.C.: İlk dönem çok zordu tabii ama bu normal bir şey, tek başıma Türkiye’ye geldim. Burada kimseyi tanımıyordum. En çok da ablalarım destek oldu. Çünkü annem oyuncu olmamı istemiyordu; dolaysıyla destek olmadı. O dönemde hatta konuşmuyorduk haberlerimi ablalarımdan alıyordu, oyunculuktan vazgeçeyim öyle davranmayı seçti o dönemde tabii ama sonra ben çok kararlı olduğumu anladığında barıştık ve şu an en çok da o destek oluyor, onun dışında Erkan Özerman çok destek oldu. Burada Best Model olduktan sonra beni sektöre girmeye yardımcı olan kişi oydu. Best Model yarışması bana çok kapı açtı bunu inkar edemem. Best Model Of The World birincisi olmanın büyük bir artısı var, önemli bir ünvan sonuçta…

W.S.: Baraj dizisinde Zahra rolüne hayat verdiniz. Sizin için nasıl bir süreç oldu? Baraj dizisinin ardından çok güzel tepkiler aldınız. Sizce başarılı olmanın sırrı nedir?
I.C.: Zahra karakteri bana teklif edildiğinde çok korktum. İlk oyunculuk tecrüben olacaktı ve seyirciyle ilk tanışma fırsatım yani… Bu kadar değişik bir karakteri oynamak iyi mi kötü mü bilemedim. Özellikle de Zahra karakteri kötü karakter kategorisine giriyor. Ama kötü olma sebebi de farklıydı; hikayesini okuduğumda empati kurdum onla ve onu oynamaya karar verdim ve severek oynadım ki seyirci de onu çok sevdi halbuki normalde kötü karakter sevilmez. Başarılı olmanın sırrı bence işi sevmektir. Yaptığın işe aşık değilsen asla başarılı olamazsın bence, en çok da ben bunu deneyimledim. Ben oyuncu olmadan önce hostestim, mankendim ve sunucuydum. Oyunculuğa meslek olarak aşık olduğum İçin bu kadar emek veriyorum aslında.


W.S.: Faslı arkadaşlarınıza Türkiye hakkında en çok neyden bahsediyorsunuz? (Yemek, eğlence vs..) Aynı şekilde Türk arkadaşlarınıza Fas ile ilgili hangi tavsiyeleri verirsiniz?
I.C.: Arkadaşlarım genelde Türkiye’yi biliyor sık sık gelip gidiyorlar, bize de kültür olarak çok yakın bir ülke ayrıca orada Türk dizileri çok izlendiği için onlar da az çok Türkiye’yi iyi biliyorlar sayılır. Daha çok Türklerin misafirperverliğini anlatıyorum onlara. Çünkü turist olarak geldiklerinde bire bir temasa geçmiyorlar Türklerle çok burada yaşayan biri bunu hisseder en çok. Türk arkadaşlarıma Fas’ın güzelliğini anlatıyorum. Fas, çok etnik bir yer, Türklerin Fas’ı çok sevdiklerini iyi biliyorum. Fas’ı ziyaret etmelerini tavsiye ediyorum hep. Bir Türk Fas’a gittiğinde Fas’ların ona karşı sevecen tavırları belki şaşırtır. Faslı’lar Türkiye’ye aşıklar çünkü ben de bunu garip bulmuyorum. Aşık olmamak mümkün değil bu topraklara bu ülkeye ve bu millete de…


W.S.: Sade bir güzelliğiniz var. Bakım sırlarınız var mı? Düzenli spor ve uykunun önemine inanır mısınız?
I.C.: Cilt bakımıma çok önem veriyorum. Her ay cilt bakıma gidiyorum. Çok su içiyorum, bazı takviyeleri de kullanıyorum kollajen gibi… Bir de tabii ki spor yapıyorum. Hep spor yaptım hayatım boyunca; kickboxing, pilates, fitness, tenis, binicilik… Ve tabii ki de çok uyuyorum. 🙂 Uykunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.

W.S.: Günlük hayattaki giyim tarzınızı nasıl anlatırsınız? Iman’ın favori kombinleri var mıdır?
I.C.: Günlük hayatımda çok sade giyiniyorum. Hatta maskülen bir stilim vardır. İnsanlar beni daha çok kadınsal seksi şeyleri giydiğimi düşünür genelde ama hiç de öyle değilim, hatta takı bile takmam, saat hariç tabii çok sade minimal bir tarzım var. Ayrıca günlük hayatımda hiç makyaj yapmam. Güneş kremini sürüp çıkıyorum. Cildimi dinlendiriyorum çekimlerde çok yıpranıyor.


W.S.: Ritüelleriniz var mıdır? Türkiye’ye geldikten sonra edindiğiniz hobileriniz var mı?
I.C.: Evet ritüellerim var tabii. 🙂 İlk uyandığımda yoga yaparım sonra hemen meditasyon, ardından kahvemi içerken okumalarımı yapıyorum. Biraz kitap okuyorum sonra işte günüme başlıyorum. Her gün iki kere transandantal meditasyon yaparım. Zor dönemden geçerken beni ayakta tutan şey meditasyondu. Evet, Türkiye’ye geldikten sonra binicilik yapmaya başladım. Bir de ben şarkı söylüyorum. Türkiye geldikten sonra profesyonel şan dersi almaya başladım.


W.S.: Son olarak kariyer yolculuğunuzda hedeflediğiniz yer neresi? En çok çalışmak istediğiniz yönetmen hangisi?
I.C.: Kariyer açısından Netflix projesinde oynamak istiyorum. Çünkü dört dil biliyorum ve öyle bir platforma çok uygun diye düşünüyorum aynı zaman da tiyatro yapmak istiyorum ilerde inşallah… Ayrıca yönetmen olarak Nuri Bilge Ceylan ile çalışmak istiyorum. Duayen bir yönetmenle çalışmak herhangi bir oyuncu için bir artı, Ondan çok şey öğreneceğimden eminim ve inşallah bir gün kısmet olur.