Aslı Şen “Hintli bir bitki uzmanı hayatımı değiştirdi”

Röportaj: Ecem Saral      Fotoğraf : Emirhan Karamuk
Women’s Style Türkiye Dergisi: Kurmuş olduğunuz markaların yanında güçlü bir iş ve eğitim geçmişiniz var. Genç girişimcilere neler tavsiye edersiniz?
Aslı Şen: Geçen sene yaklaşık 12 tane üniversitede genç girişimcilere ilham verici 19 dakikalık konuşmalar yaptım. Vermiş olduğum mesaj; Gençlerde tek gördüğüm çok çalışmıyorlar ve hemen bir şeyler elde etmek istiyorlar. Halbuki burada tecrübe çok önemlidir. Kendilerinin ne yapmak istediklerini iyi keşfetmeleri gerekiyor, sevdikleri işi yapsınlar ve alaylı olmaya gayret etsinler. O sektörde çalışsınlar, öğrensinler ve de temelinden başlasınlar. Gerekiyorsa kahve yapsınlar, print etsinler ama o havayı solsunlar. Ne istediğini bilmek çok önemli, bilmeyenler sektörü deneyip “Aaa! Ben bunu sevmiyormuşum da” diyebilirler. Sevdiği işi yaptıktan sonra bence başarı kaçınılmaz oluyor. Lafta değil gerçekten çok çalışacak. Saat 18:00’de mesaim bitiyor çıkmam lazım gibi durumların olmaması lazım. Gönlünü, kafasını ve mesaisini verecek o zaman başarı olur.
W.S.: Dönüm noktanız var mı?
A.Ş.: Kırılma noktalarım var hem de çok var. Yine üniversitelerde yaptığım konuşma da “Herkesin hayatında giren planlı tesadüfü insanlar ve olaylar var.” Bazen bir olay hayatını değiştirirken bazen de bir kişi hayatınızı değiştirir. Yeter ki siz olayın ya da kişinin farkına varın. Benim hayatımda hem olay var hem de insanlar var. Allah’tan ben onların farkında varmışım ve o şansı ve kişileri değerlendirebilmişim. Benim karşıma çıkan çok değerli bir Hintli bitki uzmanı var. Onunla tanışmam benim hayatımı çok değiştirdi. İşe başlama hikayemde öyle başladı aslında. Hikayem şöyle başladı; aklımda hiçbir kozmetik işi yoktu. 2 hamileliğimde de 30 kilo aldım ve verdim. Verirken de her kadında ki o sorular bende de vardı. Vücudum çatlayacak mı? Deforme olacak mı? Kendi yaptığım masaj yağlarım ile çatlamadım. İlk hamileliğimde başka kozmetik markalarını kullanıyordum ve masaja gidiyordum. Ender Saraç diyordu ki bana “Aslı sen bunlara çok meraklısın doğalını evde yap, daha başarılı olacak ve bebeğine ve kendine zarar vermemiş olacaksın.” Yağlar ile tanışmam hamileliklerimde başladı. Çocuğumun ilk kalp atışını duyduğumda… Amerika’da bir vesile ile Hintli bir uzman ile tanıştım. Ve ne tesadüf ki başka bir arkadaşımın misafiri olarak İstanbul’a geldi. Ve o arkadaşım Beta virüsü olduğu için o gün onunla dolaşamadı. O arkadaşım beni arıyor ve diyor ki” Ben hastayım gelemiyorum. Sen dolaştırır mısın? “Bende Türk misafirperveri olarak yabancı bir adımı aldım ve dolaştırdım. Mısır Çarşısına, Galata’ya götürdüm balık yedik sonra kaldığı otele bırakırken bana, bir tane beyaz zarf verdi. Ben zannediyorum bana bahşiş verdi. Bana bugün sarı etiketli bakım yağımın formülünü vermiş. Adam da bana İngilizce olarak dedi ki “Eğer, bu zarfın içinde ki yazana kıymet verirsen, senin hayatını değiştirecek.” Ama kafamda bu işi yapmak yoktu. O sırada benim zirvede dönemim, kişisel gelişime önem verip içime döndüğüm bir dönemdi. Ve birçok eğitim alıyordum. Reiki, kalp çakrası gibi birçok eğitimler alıyordum. Ve o süreç içerisinde Umre ile yolum kesişti. Umreye gittim. Çok tesadüfi bir şekilde ve tek başıma, yanımda hiçbir arkadaşım yoktu. Orada tanıştığım bir teyze bana dokundu diyebilirim. Gözümün içine bakarak bana dedi ki “Döndüğünde hayalinde ki işi yap. Dünya markası olacaksın.” Bence o seçili kişiydi. O, bende bir şey uyandırdı. Döndükten sonra bu işi yapmaya karar verdim. Dediğim o ki; bazen olaylar bazen de kişiler… Farkında vardım. Sevdiğim işin peşinden gittim. Ama bunun farkında varmakta çok önemlidir. Çünkü günümüzde asansöre biniyoruz ve insanlar birbirinin gözüne bakmaya itina ediyor. Hal bu ki; sen kapıya gelen bir postacıya da değer veriyor olman lazım. Farkına var, anda kal, gözüne bak, yaşa neyin içindesin, neyi seviyorsun ya da neyi sevmiyorsun bunlar çok önemli.

W.S.: Ashley joy markanızın ürünleri internet üzerinden kolaylıkla bulunabiliyor. Hangi mağazalarda satılıyor? Kendi mağazanızı açmayı düşünüyor musunuz?
A.Ş.: Kozmetik sektörü bu aralar çok popüler. Herkes kozmetik sektörüne girdi. Girsinler de çok güzel😊 Sevdikleri işi yapıyorlarsa herkesin yolu açık olsun. Ama kendi mağazamı açmayı düşünmüyorum. Toptancıyım gibi düşünebilirsin. Tüm Watsons şubeleri ve online sitesi, www.ashley joy.com.tr, Harvey Nichols ve Galeries Lafayette, Trendyol, Hepsiburada.com’ da satıyorum. Ve çok yakında da Morhipo sitesinde de olacağım. Bu işe ilk girerken dedim ki “Ben, bir dünya markası olacağım. O yüzden Harvey Nichols ve Galeries Lafayette bu adımla çok önemli benim için. Elbette hedefimiz gün ve gün birçok farklı mecralarla ve zincirli marketlerle irtibatayız. Henüz daha karar vermedik ama ismimize yakışacak markalarlar birlikte olmak istiyoruz.
W.S.: İşleriniz konusunda hedefleriniz ve planlarınız neler?
A.Ş.: Ben çok planlı ve o plana uymaya çalışan bir karakterim. Başak burcuyum😊 Dünya markası olmak için adım adım ilerliyorum. Burada önemli nokta aslında bazı zamanlar duraklama dönemi oluyor, bazı zamanlar 2 adım geriye gidiyorsun, bazı zamanlar düşüyorsunuz ama hedef her zaman ileri oluyor. Çok yakında dünyaya açılıp, Türk markasını tüm dünyaya duyuran kadın girişimcilerden olmak çok istiyorum. Watsons markasının içinde olduğumuz için önce Watsons’ın Global’i ile görüşüyorum. İlk başta Belçika, Almanya, Danimarka, Lüksemburg, Azerbaycan, İran, Irak, Dubai ve daha sonra İngiltere ve Amerika beraberinde gelecek.
W.S.: Dışarıdan otoriter sert bir yapınız var😊 Normalde de öyle misiniz?
A.Ş.: Öyle mi görünüyorum? 😊 Aslında tam tersiyim. Galiba içinde ki o duygusal çocuğu… ben kendimi korumak için kalkan geliştirdim. Hal bu ki şurada burnunu silen bir çocuk beni kolay ağlatıyor. Bu huyuma çok sinir oluyorum ve geliştirmeye çalışıyorum. Reklamlarda ağlayan bir kadınım. O yüzden bir şey seyrederken çok için girmiyorum. Çocuklarım artık dalga geçiyor😊
W.S.: Sizden uzun evliliğin sırrını alabilir miyiz?
A.Ş.: Çok şükür, maşallah! Evlilik aslında biraz şans, bende şanslıyım bu konuda. Ama bu karantina sürecinde Psikolog Rana Şen ile instagram da 19 – 20 ye yakın canlı yayın yaptık. Burada ilişkileri çok irdeledik. Bence, konuşmalarımıza istinaden söylüyorum. İlk önemli olan niyet, sen bu işi yürütmeye niyetli misin? Niyetin yoksa hiçbir şey yapamazsın. Bir diğeri aile yapılarının birazcık paralel gitmesi ( ekonomik düzeyden bahsetmiyorum), çok ayrı dünyalardan, bir yerde sanki olmuyor gibi geliyor. Çünkü işin içine aileler girince evliliği olumlu – olumsuz etkileyebiliyor. Kişilerin kendilerine olan sevgilerin ve saygılarının olması lazım ki karşındakine de sevgi ve saygı ver. Kişilerin özgüveni varsa sonuç irtibari ile karşısındakine mesafe verip saygı duyuyor. O mesafe ve saygı ile ilişki yürüyor. Nasıl spor yaparken emek veriyorsun, evlendim. Bitti! Tamam deyip geçmemek lazım. Emek vereceksin. İlgi göstereceksin. Karşılıklı bunlar tek taraflı değil tabii ki. İki tarafta o bilinçte olunca sanki oluyor gibi.
W.S.: Stil dendiği zaman beğenilen isimlerden birisiniz. Moda sizin için nedir? Her çıkanı almak mı yoksa önceden aldığınız parçaları şimdide kombinleyip kullanır mısınız?
A.Ş.: Bence, stil kombinleyebilme becerisi, vücuduna ve güne uygun giyinmen. Bazen çok trend bir parçayı giyebilirsin ama onu kombinleyemezsen çok rüküş duruma da düşebilirsin. Stil sahibi olan kadın bir defa moda diye bir şey giymeyen bir kadındır. Ama modayı da kendine uyarlar. Ben bugüne kadar aşırı rüküş zamanlarımda olduğu için şimdi görebiliyorum. Bazıları kendinde onu çok daha erken keşfediyor. Genç yaşta kendi stilini buluyor. Ben ise 10 yıldır buldum gibi geliyor bana. O yüzden kendisini tanıyacak, ne istediğini bilecek. Danışmanımda yoktur benim. Tutanlara da çokta saygı duyuyorum. Bugün bir televizyon programı yapsam ve her gün kıyafet giyinmek zorunda kalsam bende tutardım. Çünkü ona ayıracak vaktim yok. Ama ne istediğimi de biliyorum. Ona da anlatırdım. Çokta güzel olurdu.
W.S.: Sosyal medya ile aranız nasıl?
A.Ş.: Sosyal medyayı iş gibi kullanıyorum. Çok fazla özelimi; Günaydın, yatıyorum ve yemek yiyorum gibi her şeyimi paylaşmıyorum. Bazen paylaşmaktan çekiniyorum. Fakat oradan da besleniyorum ve besliyorum da. Birçok kadına da ilham olduğumu düşünüyorum. Orada güzel bir aile oluşturduk. Sözüme çok inanıyorlar. O inancın verdiği omuzumda bir yükümlülük var. Onları yerine getirmek için bende kendimi geliştirmeye özen gösteriyorum. Böyle karşılıklı birbirini besleyen bir durum. Azı yarar çoğu zarar, onu kıvamında kullanmaya çalışıyorum. Youtube kanalım da 100 bin takipçiyi geçti ki onlar instagram da ki 1 milyon kadar değerli bir takipçi sayısı. Çıktığı gün itibari ile her Perşembe aynı saatte Youtube yeni video yüklenir. Oda bir mesuliyet, çünkü birçok video kanalı açan kişiler bir süre yapıp bırakıyorlar. “Nasıl başarılı olunur?” diye bir başlık varsa alt başlıklarından bir tanesi sürdürülebilir olmak. Gerçekten farklı içerik, yenilikleri takip etmek, Selfie koyup koymamak değil bence orada sosyal medyayı iyi kullanabilmek teknolojiye, programları ve yenilikleri kullanmaktır. Kendi sayfamda Reels videolarım baya etkili, Reels’lara yatırım yaptık. Çekerken de çok keyif alıyoruz. Seyahat etmeyi sevdiğim için gezdiğim yerleri çok paylaşıyorum. Onlardan çok insanlar hoşlanıyor. Ve birçok kişiye ilham oluyor yeni yerler keşfetme açısından. Her sene Karadeniz’e giderim. Ve Karadeniz’in köylerinde de çok gezdim. Keza Amerika’da, Danimarka’da Kraliçe’nin evinde de yemek yedim. Onu paylaştığım gibi köydeki bir köy sofrasını da paylaşmanın keyfini yaşıyorum. Bu yüzden keyif aldığım bir mecra.
W.S.: Aslı Şen’in bir günü nasıl geçiyor?
A.Ş.: Çok güzel bir soru, ona bir Vlog yapmak isterim. O da bir iş ya:) bir günüm yoğun geçiyor. Sabah kalkıyorum, mutlaka bir spor rutinim var. Ya yürüyüş yaparım ya da Zoom üzerinden Selin Sürmeli ile beraber 1 buçuk saat kardiyo spor yapıyorum. Sporumdan sonra kahvaltımı yapıp ofise geliyorum. Bazen kuaföre uğramam gerekiyorsa oraya uğruyorum. Ama haftada bir gün kuaföre gitmeye çalışıyorum. Diğer günler kendi ürünlerim olduğu için kuaföre gitmeme gerek kalmıyor. Çünkü kendi saçımı da kendim yapabiliyorum aslında. Ofise gitmek bana iş gibi gelmiyor aslında. Karantina sürecinde bile her gün ofise gittik ve çalışanları iki gruba böldük. Bir hafta bir grup diğer hafta da diğer grup çalışıyor ki hastalık durumunda birbirimize bulaştırmayalım diye. Şu ana kadar hiç virüse yakalananımız olmadı. Saat 16:00’dan sonra kendime özel zaman ayırıyorum. Kişisel bakımlarımı yaparım ya da arkadaşlarımla buluşurum. Eskiden doğum günlerinin öğlen yemekleri olurdu. Öğlen yemeklerine gidip gelirdim. Gönüllerini almak, iki saat uğrardım. Orada hem sosyalleşmek hem de arkadaşlarımda özlem gidermek için uğruyordum. Şimdi ki rutinimde onlar olmadığı için 16:00’dan sonra çocukların bir şeye ihtiyacı varsa onları alıyorum. Benim bir doktor randevum varsa herhangi bir bakım yaptıracaksam hepsi saat 16:00 ile 18:00 arasındadır. Eve girdikten sonra, artık benim çocuklar büyüdüğü için ödev yapmak için değil ama beraber, köpeğimiz var kedimiz var onları çıkartıp dolaştırma rutinimiz var. Genelde rutinim bu şekilde ama akşam saat 19:30’da yemeğe oturulur. O yemeğe oturmak mecburdur. Çocuklar yemek yese de ben tok olsam da ya da rejimde olsam da o sofraya otururuz. Sonrada Metin ile olan özel zamanım gelir. Çocuklarla beraber izlediğimiz diziler ve yarışmalar oluyor. Hafta sonu ise mutlaka beraber bir şeyler seyrediyoruz. Hafta içi ise ortak seyrettiğimiz bir şey varsa onu seyrediyoruz. Yoksa Metin maç seyrediyor. Ben onun yanında kitap okuyorum😊 Epos 7 Derneğinin Yönetim Kurulundayım. Onların gerçekleştirmiş oldukları çok güzel seminerler, eğitimler, kitap kulüpleri ve birçok gezileri oluyor. Onları planlayıp haftada bir gün de onlarla ilgili katılım göstermem gereken yerlerde besleniyorum ve öğreniyorum. Aynı zamanda kendimi geliştirmek ile alakalı çok farklı eğitimler alıyorum. Haftanın bir günü yüz ve vücut okuma dersim oluyor. İki tane modül bitirdim. Her modül sekiz hafta sürüyor. Üçüncü modüle geçtim. Çin tıp uzmanından alıyorum eğitimimi. Bir insana baktığım az çok karakterini anlayabiliyorum😊 Bunu kendimi geliştirmek için girdim. Ama iş başka raddeye geldi. Birisi geldiğinde ne tarafa oturacak ne taraftan bakacak tahmin edebiliyorum. Ondan öncede liderlik ve hitap kurslarına gittim. Bir insan kendini boş tutmamalı ben birazcık kaşınanlardanım galiba😊
W.S.: Bunların hepsini bir kitapta toplamayı düşündünüz mü?
A.Ş.: Bu soru çok soruldu. Hedeflerimden bir tanesi de “TED talk” yapmak. Bununla alakalı 19 dakikalık konuşmam var. Bu pandemi döneminden sonra onu da yapacağım. Zaten birkaç üniversiteler ile konuştum. Bir işi yaptığım zaman mükemmel yapmaya çalışıyorum. Mükemmel olması içinde ben kitap kapacağım diye bir anda olacak bir şey olmaması gerekiyor. Kendime yakıştırmıyorum böyle bir durumu. Editörlerin yazacağı bir kitap olmamalı, içeriğin bana ait olması gerekiyor. Hayalimde sıralamamda var.
W.S.: Türkiye’de ki kadınların iş gücüne katılım oranı çok düşük. Bir girişimci olarak sizce bunun sebepleri nelerdir?
A.Ş.: Düşük ama çoğalıyor. Türk Cumhuriyeti kurulduğunda Atatürk’ün yanında en kadın milletvekili belki o zamanlar vardı. Bugünde bizler gibi roller fazlalaştıkça yapma teşvikleri daha da artacak. Ben Karadeniz’e gidiyorum. Kadınlar tarlada çalışıyorlar adamlar otururken. Aslında olmayacak şey değil, olur. Fakat bizim annelik güdümüzle Avrupa’da ki annenin güdüsü kıyaslayamam. Annelik o kadar değerli rol ki onu da hakkıyla veriyoruz. Kadın duygusal ve anneliği hakkıyla verdiği zaman iş hayatından biraz kopuyor. Baba bir şekilde işine gidip geliyor. O anneler o evlatları yetiştiriyor ve o evlatlar dünyayı güzelleştiriyor. Ben o renkliliği ve farklılığı seviyorum.
W.S.: Keşkeleriniz veya pişmanlıklarını var mı? Nedir?
A.Ş.: Eskiden sorsaydın bunu derdim. Şimdi öyle bir yapıdayım ve öyle bir olgunluğa geldim ki bir şey olmadığı zaman aşırı bir Allah’a havale durumum var. “Allah’ım olmadıysa vardır bunun bir hayrı diyorum.” Hiç üzülmüyorum ve önüme bakıyorum.