Röprotaj: Ecem Saral @eceminsectikleri
Saç @sabitakkaya
makyaj @sabitakkaya.makeup
Styling @zeynepozhamurkar
Fotoğraf Sonay Kırış Studio theblancnoir.co
Fotoğraf Sonay Kırış
Women’s Style Türkiye: Kanal 7’de ekrana gelen Esaret dizisine dahil oldunuz. Sizin için nasıl bir süreç oldu. Çekimler nasıl gidiyor?
Yağmur Akdağ: Benim için sürpriz bir iş oldu, beklenmedik bir şekilde ve çok hızlı gelişti projeye dahil olmam. Çok sevdiğim ve daha önce de büyük keyifle çalışmış olduğum yönetmenlerim Ayhan Özen ve Serkan Mut ile tekrar çalışmak bir nevi özlem gidermek gibi geldi bana. Projenin 2.sezonu ile giriş yaptığım için öncelikle sistemi oturtulmuş kurulu bir düzene dahil olmuş oldum, dolayısıyla da çok hızlı geçirdiğim bir adaptasyon süreci oldu. Günlük iş temposunda negatif bir karakter canlandırmanın; fiziksel, zihinsel ve enerjisel olarak oyunculuk anlamında bana ciddi bir tecrübe kazandırdığını hissediyorum. Çok güzel bir ekiple çalıştığım için çekimler gerçekten keyifle geçiyor.
W.S.: Yeni bir işe başlarken karakterinize nasıl hazırlanıyorsunuz? Günlük hayatınızda yaptığınız gözlemler oluyor mu?
Y.A.: Yeni bir işe başlarken karakterimi zihnimde oturtmak adına hangi hayat tecrübelerimin karakterle uyumlu olduğunu mutlaka gözden geçiriyorum. Karakteri içimde bir yerlerde, kendimle özdeşleştirme ihtiyacımı bu şekilde sağlıyorum. Genelde kafamdaki karakteri şekillendirmek adına zaman zaman oyuncu koçum Betül Alganatay veya yönetmenimiz ile istişarede bulunuyorum, bu şekilde karaktere farklı açılardan da yaklaşma imkanı tanımış oluyorum kendime. Günlük hayatımda ise insanlara karşı daima empati kurmayı seven biriyim, hatta buna gereğinden fazla özeniyor olabiliyorum bazen. Karşımdakini yargılamaktansa anlamayı/algılamayı seçiyorum ve bu da kişi ve durumları olduğu gibi kabul edip kolaylıkla deneyimlememe yol açıyor. Bence hayatı kolaylaştıran ve güzel kılan bir etken ve kesinlikle oyunculukta bu özelliğimin meyvelerini yediğimi düşünüyorum.
W.S.: Romanya ve İngiltere süreçlerinizden biraz bahsedebilir misiniz? Nasıl bir hayat yolculuğunuz oldu? Oyunculuğa giden süreç nasıl oldu?
Y.A.: Çok küçük yaşlardan itibaren güçlü olmak zorunda kaldığım bir hayat hikayem oldu. Yaşanmışlıklarım aslında beni ben yapan şeyler. Romanya’ya, annemin vefatından 2 sene sonra yerleştik. Küçüklüğümde çok içine kapanık, utangaç bir kızdım ve iletişim aracı olarak daha çok çizimler yapıyordum. El yatkınlığım, sanatla olan bağımı küçük yaşlarda etken kıldı. Bükreş büyüdüğüm ve anılarımı biriktirdiğim yer. Ailem, arkadaşlarım orada olduğu için sık sık gitmeye çalışıyorum yanlarına. Üniversite eğitimimi İngiltere’de geçirdiğim süreçte çok fazla seyahat etme imkanım bana kendimi geliştirmem ve yetiştirmem konusunda alan tanıdı. Sanatın her dalına ilgi duyan bir ruha sahibim. Genellikle maddiyattan ziyade maneviyata önem veriyorum. İnsanlara iyi gelmek beni mutlu ediyor. Şifalı olabilme yetisi, elimden geleni esirgememek gibi duygular ve insanlara değer verip anlamayı seçmek psikolojiye oldukça fazla ilgi duymamı sağlıyor. Yaşama ve insanlara olan pozitif bağım, hayatta çeşitli kimlikler deneyimleme heyecanı oluşturuyor içimde. Karakter yapısı olarak duruş sergilemeyi seven biriyim ve genelde küçüklerime doğru örnek olabilmeye özen gösteren biriyim, dolayısıyla oyuncu olmak beraberinde tanınmayı ve bunun sorumluluğunu da getirdiğine inanıyorum. Bu sorumlulukları yük olarak değil de misyon olarak görüyorum ve bu alana ait hissediyorum. Moda tasarımı mezunuyum fakat, deneyimlemek ve kendimi geliştirmek adına çok farklı sektörlerde de çalıştım ve oyunculuğun çok yönlü oluşumu da destekleyen bir meslek olduğuna inanıyorum. Sanki paralel evrende, başka bir karakter yapısı ile yeni bir ben daha var edip farklı kimlikler ve hayatlar deneyimleyebiliyor olma hissiyatı beni inanılmaz tatmin ediyor.
W.S.: Moda eğitimi aldınız. Bu eğitimin gerek hayatınıza gerek ise oyunculuğunuza nasıl katkıları oldu?
Y.A.: Moda tasarımı eğitimi almış olmam, hayatın içinde görsel ve estetik algı yönetimim açısından büyük katkı sağladı. Tasarımlarımızı kimin giydiğini ve karakteristik özelliklerine kadar düşünmek durumunda olduğumuz için aynı zamanda insanı bir nevi dış görünüşüyle tanıma ve algılama sanatı moda. Dıştan içe oyunculukta da olduğu gibi oynadığım karakterin, kıyafetleri ve görünümü de benim için çok önemli. İlk izlenim görseldir ve giydiğim kostümü oynadığım karakter ile bütün düşünür kostümümü doğru taşımak isterim. Üniversitede tasarladığım kıyafetler için ilham veren hikayeler kurguluyordum. Kurguladığınız hikayelere kendinizi inandırarak işinizi ona entegre ediyorsunuz, bu bana göre bir şaman ritüelidir aynı zamanda. Bence sanat çok ruhsal ve spiritüel bir çalışmadır. Oyunculukta da olduğu gibi, tasarım işlerinde de daima yaratıcılık ön plandadır. İçinde daima duygular ve enerjiler barındırdığı için spiritüel tarafını algılamak yaratıcılık açısından çok verimli ve katmanlı bir derinlik sağlar. Bence bu oyunculuk tarafımı da, görsel sanatlar tarafımı da besleyen bir durum. Bence sektörde en çokta dönem işlerinde oyunculuk ve moda paralel etken sağlıyor.
W.S.: Modayı bilen bir oyuncu olarak stilinizi nasıl tanımlarsınız? En sevdiğiniz kombinler hangileridir?
Y.A.: Spor şık genel tercihimdir. Astrolojik haritamda Merkür’üm de dahil olmak üzere çok fazla boğa etkisi olduğundan, kendini boğa gibi yansıtan bir ikizlerim:) Yani biraz rahatına düşkünlüğüm var maalesef. Genelde günlük hayatımda sade şıklığı ve pratik giyinmeyi tercih ediyorum. En sevdiğim kombinlerim çok sadedir aslında. İçinde rahat ettiğim kısa, tek renk elbiselerim, jeanlerim ve crop toplarım günlük tercihlerim arasındadır. Özel bir etkinlik olmadığı taktirde giyimim konusunda kendimi çok kasmamayı, çabasız ve doğal görünmeyi tercih ediyorum.
W.S.: Renklerin büyüsüne ve enerjisine inanır mısınız? Sizin favori renginiz hangisidir?
Y.A.: Benim için her günümün bir rengi vardır, moduma ve ruh halime göre değişkenlik gösterir. Kendimi en huzurlu ve ferah hissettiğim zamanlar beyaz giymeyi tercih ediyorum mesela. Renklerin etkisine çok fazla inanıyorum, zaman zaman çakraları dengelemek için bile öneriliyor. Mavi benim ruhumun rengi bence, bana uğurlu gelen favori rengim. Gökyüzüne bakmak kadar huzurlu hissediyorum mavi tonlarında. Kendimi kapatmak istediğimde ise siyaha kaçarım. Esrarengiz kalmasını istediğim bir tarafım varmış gibi saklarım kendimi bazen. Sanırım yeşil de, bana daha dengeli hissettiğim zamanlar hitap ediyor. Doğayı, bolluğu ve bereketi simgeliyor benim için. İhtiyacıma göre her rengin enerjisi birbirinden farklı ve özel.
W.S.: Çekimler dışında dinlenmek için ne tür aktiviteler yapıyorsunuz?
Y.A.: Son zamanlarda çekimler dışında dinlenmek için kalan kısıtlı vaktimi bakımlarım için ayırıyorum ve genellikle kalan işlerimi yetiştirmeye çabalıyorum. Zaman zaman bir film veya tiyatroya gitme imkanı oluşturduğumda da kendime zihinsel bir dinlenme alanı oluşturmuş oluyorum.
W.S.: Bilmediğimiz bir hobiniz var mı? Yapmaktan en çok keyif aldığınız şey nedir?
Y.A.: Kendimle baş başa kalmak, meditasyon yapmak, kendimi dinlemek, eril ve dişil enerji çalışmaları yapmak, kitap okumak ve spor yapmak şu ara bana en çok keyif veren aktiviteler arasında. Tenis oynamayı ve bilinçaltı şifa çalışmaları için mandala çizmeyi çok seviyorum. Kendi kendime yetebilme, mutlu olabilme ve huzur bulma özelliğim sayesinde kendi kendime vakit geçirmek benim için kutsal alan.
W.S.: Rutin bakım ve makyaj sırlarınız var mı? Bizimle paylaşabilir misiniz?
Y.A.: Cildim şımartılmayı çok seviyor, dolayısıyla bakım yapmadığım gün hemen kendini belli ediyor aslında. Sabah uyandığımda ve gece uyumadan cildimi yıkasam da cilt durumuma uygun bir ürün ile mutlaka silerim ve ardından ihtiyaç hissettiğim kremlerimi kullanırım. Bedenimi, cildimi, saçlarımı dinleyerek ihtiyaçlarına göre hareket etmeyi tercih ettiğim için zaman zaman ritüellerimde değişiklikler olabiliyor. Özellikle setim olduğu zamanlarda mutlaka haftada bir cilt bakımına gitme rutinim var çünkü makyaj, hava şartları, yorgunluk gibi sebeplerden kendim baş edemeyebiliyorum. Şu ara özellikle Repo günlerimde mutlaka manuel bukkal yüz modelajı yaptırıyorum. Sıkılaşmanın yanı sıra hem enerjisel şifa niteliğinde oluyor hem de yüz kaslarımın rahatlamasına yardımcı oluyor. Onun dışında da güneş koruyucu sürmeden çıkmamaya özen gösteriyorum.
W.S.: Gezmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi sever misiniz? En son keşfettiğiniz ve sizi etkileyen yer neresi oldu?
Y.A.: Seyahat etmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi kesinlikle çok seviyorum. En son setim başlamadan hemen öncesinde Münih film festivaline gittim ve Almanya’da en beğendiğim şehirler listesine girdi diyebilirim. Güçlü yapılarıyla temiz ve yalın mimarisi doğa ile iç içe oluşu beni çok cezbetti, bence tam bir güzel sanatlar öğrencisi şehri, beni üniversite yıllarıma götürdü. Fakat daha çok Akdeniz iklimi insanıyım ve egzotik yerlerde bulunmak bana daha çok aidiyetlik hissi veriyor.
W.S.: Önümüzdeki dönem için gerçekleştirmek istediğiniz projeler var mı?
Y.A.: Şimdilik en yakın gündemimde olan, menajerim Şebnem Demirin de katkısıyla, Arnavutköy’de çok tatlı bir ofisimiz var ve kendisi tarafından çok zarif dekore edilmiş 3 katlı geniş bir alanında hikayesini daha sonra lanse edeceğim enerji çalışmaları içeren bir sergi düzenlemeyi planlıyorum.