Saatlerce oturduğu sandalye üzerinden kalkmayan ofis çalışanları, çok az hareket etmekten ve buna bağlı olarak da kilo almaktan şikayet ediyor. Siz de aynı sorun ile baş etmeye çalışıyorsanız, Dr. Gizem Köse’nin 6 beslenme önerisi sayesinde ofiste bile olsanız sağlığınızı koruyabileceksiniz.
1. Ev yemeklerindeki yağa dikkat!
Öğlen yemeklerinde yapılan tercihler gün içerisinde besin tüketimlerinizi doğrudan etkiler. Bazı ofislerde ev yemekleri ve açık büfeler bulunurken bazılarında dışarıdan besin tüketimi olabiliyor. Öncelikle ilk tercihten gidelim. Ofiste ev yemeği tüketiminde dikkat edilmesi gereken nokta yemeğin ne kadar yağ içerdiğidir. Pişirim sırasında eklenen yağ sonrasında yemeğin suyuna geçer, bu yüzden ev yemeği var ise yemeğin suyunu tüketmemenizde fayda var. Eğer dışarıdan sipariş veriyorsanız ya da öğle yemeğinizi dışarıda yiyorsanız en sağlıklı seçimleri yapma şansınız var. Bu şansı iyi kullanın ve kızartmalardan uzak durun!
2. Sağlıklı atıştırmalık tüketin
Oturarak çalışanların en büyük düşmanı atıştırmalıklardır. Atıştırmalıklarda yapılan tercihler çok önemli. Özellikle çikolata, bisküvi gibi hızlı tüketimi olan besinler içerdikleri şeker sebebiyle kan şekerini hızlı yükseltip düşürebiliyor. Bu durumda bir sonraki öğün saatini beklemeden tekrar bir şeyler yeme isteği oluşabiliyor. Yapılması gereken ile adım şeker içeriği düşük olan besinleri tercih etmek. Burada evden getirilecek taze ya da kuru meyveler hayat kurtarıcı olabilir. Böylece paketli besinler yerine sağlıklı karbonhidratlar alarak kan şekerinizi dengede tutabilirsiniz. Ayrıca her tüketeceğiniz besinden önce 1 bardak su içerek hem su tüketiminizi arttırabilir hem de açlığınızı kontrol edebilirsiniz.
3. Light ürünler sizi kandırmasın
Şekersiz diyet ürünlerin tercih edilmesi gerçekten de şeker tüketimini azaltıyor. Ama miktara dikkat! Bir besin şekersiz diye kalorisiz demek değildir! Su hariç her besinin bir enerji içeriği vardır. Yapılan araştırmalara göre ofis çalışanlarında mısır gevreği ve esmer ekmek tüketimi yaygın olmakla beraber yine miktarlara dikkat edilmiyor. Burada bir noktaya parmak basalım: Ne yediğiniz değil, ne kadar yediğiniz önemlidir.
4. Çay ve kahve, su yerine geçmiyor
İçecek olarak çay ve kahvenin bolca tercih edildiği ofis ortamlarında hep bir şey atlanıyor. Su! Dünya Sağlık Örgütü’nün su tüketimi önerisi günde kilo başına 30 ml şeklindedir. Bu yüzden kilonuzu 30 sayısı ile çarparak günlük su tüketimini hesaplayın ve bu sayıya ulaşmaya çalışın. Eğer su tüketiminiz düzene girerse metabolizmanızı hızlandırmaya yardımcı olacaktır. Ve hep karıştırılan bir şey daha var: Çay ve kahve, asla su yerine geçmez! Aksine vücutta su tutulumuna sebep olur.
5. Limon tokluk süresini uzatıyor!
Yemeklerin yanında tüketilen kalorili içeceklere de değinmekte fayda var. Meyve suyu özellikle yaz aylarında en sık tercih edilen içeceklerdendir. Ancak meyve suyu sadece karbonhidrat içerir, lif içeriği yoktur. Bu yüzden de kan şekerinizi çok hızlı yükseltir, ayrıca boş kalori kaynağıdır. Bunun yerine protein de içeren ayran, kefir gibi daha sağlıklı tercihler yapabilirsiniz. Eğer ki yemeğin yanına yakışmıyorsa da en sağlıklı içecek olarak mineralli suyu tercih edebilirsiniz. İçtiğiniz içeceklere limon eklemeniz hem daha hoş bir aroma sağlar hem de tokluk sürenizi uzatmaya yardımcı olur. Bu yüzden tansiyonla ilgili bir probleminiz yoksa su ya da mineralli su tükettiğinizde limon dilimleri ekleyebilirsiniz.
6. Tuz ödem oluşturuyor
Son değinilmesi gereken nokta ise kültürümüzün bir alışkanlığı olan tuz! Yemeklerin tadına bakmadan tuz atmayın. Aslında mümkünse tükettiğiniz yemeklere hiç tuz atmayın. Özellikle yemekleri siz hazırlamıyorsanız ofisteyseniz zaten yemeğin reçetesine göre belirli miktar tuz eklenmektedir. Tuz tüketimi arttıkça su ihtiyacınız da artar ve ödem riski oluşur. Bu yüzden baharat kullanmak daha uygun olacaktır. Kısacası çalışırken de sağlıklı beslenmek mümkün, tek yapmanız gereken yediklerinizin farkında olmak.