Kubilay Aka’yı yetenek avcısı menajeri Ufuk Ergin tarafından ilginç keşfedilme öyküsü ile tanıdık. Vatanım Sensin ile evlerimize bir girdi çıkmak bilmedi. Şimdilerde Çukur ile ekranlarda isyan etmeye devam ederken asıl bombasını Arif v 216 da rol almasıyla patlattı. Asıl bombası diyoruz çünkü Kadir İnanır’ın tahtını zorlayacak kadar yakışıklı, bir o kadar da asi olan bu yakışıklının komedi ile buluşmasını biz de heyecanla bekliyoruz. Bu arada bir dip not röportaj sırasında gördük ki, gülünce de bir başka oluyor kızlar!

Spot: Tercih edileceğimi hiç düşünmemiştim

Öncelikle bir itirafla başlamak istiyorum, Vatanım Sensin’i izlemiş oldukça başarılı olduğunu da düşünmüştüm. Keşfedilme öykünü biliyoruz her yerde yazıldı. Bu konunun üzerinde fazla durmayacağım. Vatanım Sensin için sana neden bu kadar güvendiler? Sende ne görmüş olabilirler?
Bu dizi için belli başlı seçmelerden geçtim. Yaptığım tek bir şey vardı; dinleyip tepki vermek. Beni tercih edeceklerini hiç düşünmemiştim, ancak yönetmenlerden bir bana, “Bu tavra bayıldım sana bir şans vereceğim, iyi değerlendir” dedi. Sonrasında Halit Ergenç ve Bergüzar Korel ile olan uyumumu ölçmek için birkaç deneme çekimine girdim, onlar da çok güzel geçti ve ilerledim.

Duyduğum zaman çok şaşırmıştım, oyunculuk yapmaya havalimanında çalışırken başlamışsın?
Çocukluğumdan beri oyuncu olmak istiyordum, bu konuda gerçekten nettim. Havalimanı işi olmasa öyle ya da böyle bir yolunu bulup konservatuvara gidecektim. Sanırım bir şeylerden emin olmadan kendimi riske atmak istemedim. Kısmet böyleymiş. Sağ olsunlar şans verdiler umarım ben de beklentilerini boşa çıkartmamışımdır.

Oyuncu koçlarıyla çalıştın değil mi?

Evet, doğrudur 2-3 ay kadar profesyonel destek aldım, almam gerektiğini hissettim.
Bu süre bittikten sonra eğitim alacağım demiştin?

Alacaktım ama ‘Arif v 216’nın kadrosuna dahil oldum ve ertelemek zorunda kaldım. Yaza geri çeviremeyeceğim bir iş olmazsa eğitimimi almayı düşünüyorum.

Peki Arif v 216’yı sorayım. Ali Kemal sert bir karakterdi, keza Celasun da öyle. Az önce çekim için kapıdan girdiğinde de serttin. Fotoğraf çekiminde de pek güldüğünü söyleyemeyiz, ama şu anda karşımda dünya tatlısı 23 yaşına pırıl pırıl bir genç var. Cem Yılmaz da sende bunu mu gördü?

Benim en büyük hayalim eğer bir dizi olacaksa Halit Ergenç’le, film projesinde ise Cem Yılmaz’la rol almaktı. Hala inanamıyorum ama ikisi de oldu. Zirvede bıraksam mı? (Gülüyor ) Cem Yılmaz ne gördü bilmiyorum ama oynadığım karakter fazla ön planda olmamasına rağmen komedinin dramdan çok daha zor olduğunu ben gördüm. Bu arada yeri gelmişken belirtmeden geçemeyeceğim dramdaki mekanizmaya daha fazla inanıyorum dolayısıyla daha iyi oynadığımı düşünüyorum. Fakat komedi bana bu denli inandırıcı gelmiyor çünkü onun işleyişi bambaşka. Komedinin absürtleştikçe inandırıcılığını hem oyuncu hem izleyici nazarında yitirdiğini düşünüyorum. Ben şanslıydım işi üstadından gördüm. Cem Yılmaz gibi bir hazineden önünüze nerede ne döküleceğini bilemiyorsunuz. Dediğim gibi Ozan Güven, Cem Yılmaz, Bergüzar Korel, Halit Ergenç hepsi dev isimler ve hepsi tüm acemiliğime rağmen bana güvendiler, destek oldular. Belki bu acemilikten dolayı nereye çekerlerse gittim, kolay yontuldum o yüzden bende ısrarcı oldular, inanın sebebini bilmiyorum.

O zaman Kubilay’ı ilk defa gülerken göreceğiz diyebilir miyiz?

Kesinlikle! Bol bol gülüyorum orada.

Karizma dağılacak korkun olmuyor mu?

Hiç öyle bir korkum olmadı, olacağını da sanmam; zira karizmatik olmaya çalışmıyorum.

Karizmatik olmaya çalışmıyorsun ama öyle bir mizacın var…

Kabul ediyorum öyle bir mizaç var. Kabadayı oldu, sert bir adamı oynuyor derken fark etmeden insanlarda standart algı yaratmışım. Şimdi Arif v 216 ile o algı biraz yıkılacak diye umut ediyorum. Şöyle de bir handikap var, bu algı üstüme yapışıp kalırsa senaryolarda sürekli sert karakterlerle karşılaşacağım. Böyle bir tahminde bulunabildiğim için komediyi de çok istiyordum aslında. En azından ‘bakın ben tek rol adamı değilim’ demenin en güzel yollarından sanırım komedi.

Sence yeni bir role bürünmeden önce biraz ara vermek gerekli mi?
Kişisel kanaatimce 5-6 ay ara vermek gerekiyor. Ali Kemal rolünden Haziran’da çıktım ve Celasun’a alışmakta hala zorlanıyorum, çünkü işimize psikolojimizi katıyoruz. Şizofren bir iş aslında. Başkasıyla bir olmaya o olabilmeye uğraşıyorsunuz. Haliyle bu durum zaman zaman bizim hareketlerimizi de değiştiriyor.
Misal sabah sinirli ve öfke dolu bir sahne çekiyoruz ben o sinirin üzerimden akşama dek kalkmadığını bilirim. Ya da dokunaklı bir ruh haline girip setten sonra evde ağladığım da olmadı değil. Yani biraz ara gerekiyor, insanın kendi gerçek kişiliğinin genişlemesi için mola şart.

Vatanım Sensin’de Ali Kemal rolü artık bitmiş miydi yoksa ayrılmanın başka bir sebebi mi vardı?

Emin olun senaryo öyle gerektirdiği için ayrıldım. Ardında başka sebepler aramaya gerek yok.

Gerçekten çok fazla spekülasyon döndüğü için soruyorum hani şu iki kardeş meselesi, ardından gelen seyirci tepkisi ve Ali Kemal’in Atina’ya gönderilmesi. Ne söylemek istersin?
Aslında hiç spekülasyon malzemesi yoktu ortada. Anne baba meselesi çözüldü ve Ali Kemal dönerse çok pasif kalacaktı. Ekiptekiler ‘biz sana bunu yapmak istemiyoruz’ dediler ardından ortak kararlarla yollarımızı ayırdık. Gerek yapım şirketi gerek prodüksiyon ekibi… ‘Vatanım Sensin’in üzerimde çok emeği var. Orasıyla gönül bağım hiç kopmadı. Fırsat buldukça seti ziyaret ediyorum ve arkadaşlarımla ilişkimi sürdürüyorum.

O zaman aslında olması gereken oldu diyebiliriz. Dizileri çok ağdalaştırmadan ilerletmek gerekmiyor mu?
Kesinlikle katılıyorum. Konu ve karakter ağdalaşmaya başladığı anda başka bir şey izlemeye başlıyoruz. Vatanım Sensin senaryosu çok güçlü bir proje, akıyor ve akıntıya kapılması gereken kişiyi feda etmekten çekinmiyor. Bu yüzden böyle bir işin içinde yer almış olmaktan son derece memnunum.

Çukura dönelim, bu proje nasıl geldi?

Ayrıldığım haberi yayılınca birçok yapım şirketi farklı senaryolar gönderdi. Hepsini tek tek okudum ama Çukur’da farklı bir şeyler hissettim.
İçerde’ye çok benziyor dediler tercihinde bunun etkisi var mıydı?

Öyle bir benzerlik söz konusu değil. Tercih sebebime gelirsek, ben gelen senaryoda akıcılığa ve kendini okutmasına bakıyorum. Örneğin Vatanım Sensin’in ilk 4 bölümünü tek nefeste okuyup “eee hani diğerleri?” demiştim. Çukurda da aynı şekilde. Heyecanlandım, karaktere ve öyküye inandım. Şimdilik iyi gidiyor dilerim böyle devam eder.
Çukurdaki mahalle gibi bir mahalle var mı sence?
Belki eskiden olabilir ama şu an öylesi bir bütünlük ve dayanışmanın olduğu bir mahalleye pek ihtimal vermiyorum.
Yine isyanlardasın? Ne zaman bitecek bu?
Evet isyanlardayım ama haklı bir isyan bu. Karakterlerde aradığım bir diğer önemli özellik de aslında tam olarak bu isyanlardan geçiyor. ‘Evet abi bu adam isyan etmekte, kötü olmakta haklı diyebilelim. Ben olsam ben de isyan ederim aslında. (Gülüyor )

Çukurdaki isyanın haklı mı peki?

Bence haklı çünkü bir sistem var, bir ailenin bir mahalleyi koruyup kollaması var ve diğer yandan da bir adamın gelip işleri karıştırması var. Dizide benim babam ölüyor. Babam öldüğü için de mahalleyi koruyanı karşıma alıp,‘hani bizi koruyordun?’ diye hesap soruyorum. Vurana da diyorum ki ‘sen babamı vurdun!’ Yani bence tamamen haklı. Üstelik karakter o yöne çekiliyor yoksa birinci bölümde izledik arkadaşları ile şakalaşan, eğlenen gayet keyfi yerinde bir adamdı.
Yapımcı düşünmüş müdür acaba ‘bakayım, bakayım en iyi kim isyan eder hah Kubilay olsun’ diye?
Hayır yapımcının böyle bir düşünce içerisinde olduğunu sanmam. Dizi karakter güzel isyan ettiği için izlenmez zaten. İsyanı ayakta tutan, izleyiciyle bağ kurmasını sağlayan onun haklılığıdır. Uğradığı haksızlığın peşindeki adalet arayışıdır.

Biz zaten Türk toplumu olarak arabesk olduğumuz için o yüzden isyandayız diyorsun?
Bizde melankoli tutuyor, hemen isyan ediyoruz hayata.

Yeniliklere açığım

Fark ettiğim kadarıyla belli kalıpların var. Modadan bahsediyorum. Hiç giymem ya da asla vazgeçemem dediğin şeyler var mı?

Aslında ben hep siyah tonları tercih ederim, daha çok koyu. Mesela yeşil olacaksa bile haki yeşil. İllaki bir koyuluk tercih ederim. Beyaz bir şeyler geldiğinde afallayıp kalıyorum kabul. Acaba giysem mi, giymesem mi ikilemlerim açık renklerde sık oluyor. Onun dışında halk ağzında serseri serbest stil dediğimiz postallar, deri ceketler, kotlar önceliğim.
Yeniliklere çok açık değilsin öyle mi?
Açığım aslında, yenilik severim ama dediğim gibi tonlar önemli.

Belli bir stilin var anladığım kadarıyla?
Belli bir stil var evet, onun dışına çok çıkmamaya çalışıp küçük değişiklikler yaparak tarzımı sürdürmeyi seviyorum.
Alışverişe çıkıyor musun?

Evet.

Seviyor musun?
Çok seviyorum. Alışveriş esnasında bir şeyleri birleştirmeye çalıştığımıza inanıyorum ve parçaları birleştirmek hoşuma gidiyor. Erkekler sevmiyor bunu galiba değil mi?
3-4 yıl öncesine dek sürekli internetten alırdım. Eve gelirdi, giyer çıkardım ama sanırım artık bu konuda olgunlaştım yerinde denemek, dokunmak, hissedip almak istiyorum.
Ailenle mi yaşıyorsun?

Hayır tek başımayım.

Sosyal medyayla aran nasıl?
Kendisiyle çok aramız yok. Daha doğrusu ara yapacak zaman yok. Gün içerisinde bir iki kez göz atmaya çalışıyorum. Sabah uyanıyoruz sete gidiyoruz akşamın bir vakti çıkıyoruz e o saatten sonra da kafayı durultup bir şeyler yapmak istemiyoruz. Aşırı sıkıldığım zamanlarda komik videolar izliyorum.

Fanlar?
Nadir iletişim kurabiliyorum maalesef. Gönül isterdi ki onlarla sürekli iç içe olayım, ama zaman yok. Daha önce de bahsettiğim gibi psikolojimizi işin içine katarak oynadığımız için de açıkçası ruh halim çok dağılıp, bölünüp farklı yerlere kanalize olsun istemiyorum. Celasun’dan çıkıp sosyal medya ve fanlara dalarsam içinden çıkamam.
Bi’ selam çakmıyor musun?
Arada bi’ selam çakıyorum, arada bi’ giriyorum, bi’ beğeniyorum veya bi’ cevap
yazıyorum. Ama çok nadir.
Kolunda dövmesini gördüm. İlayda kim?
Kız kardeşim.

O zaman hemen sorayım sevgilin var mı?
Var.

Ne kadar zamandır?
Yaklaşık 1 yıldır falan.

Yani ünlü olduktan sonra?
Dizinin çıkmasına yakın bir zamandı yanlış hatırlamıyorsam, henüz çok ünlü sayılmazdım. Ama evet güzel giden bir ilişkim var.
Ünlü olduktan sonra değişti mi işler?
Hiç değişmedi. Ben hala aynı ben. Ünlü oldum insanlar bana bakıyor, peşimde koşuyorlar gibi triplere girmedim. Eve gittiğimde aynı gözlere bakabilmekten mutluyum.
Peki evlilik?
Şu an yaşımın evlilik için erken olduğunu düşünüyorum, ama 5-6 sene sonra olursa olur.

Meslekten dolayı mı?
Yooo meslekten değil, şu anda yapacağım bir evliliğin pek yürüyeceğini düşünmüyorum. İnsanlar birlikte yaşayarak da çok mutlu olabiliyorlar. Ben evlenirsem sanırım büyük bir ihtimalle sebebi çocuk olacak. Bir çocuğum olmasını çok isterim. Çocuk yapmaya karar verdiğimizde elbette evleneceğim.

SPOT: Fazlasıyla kıskancım

Eski arkadaşlarınla hala görüşmeye devam ediyor musun?
Evet her gün. WhatsApp grubumuz var. Benim hiç kısa süreli arkadaşlıklarım olmadı zaten, hepsi çocukluk arkadaşlarım. İzmit’te büyüdüm 4 yıl öncesine kadar ise Bodrumdaydım son 2 yıldır buradayım ama kimseyle bağlantımı kesmedim.

Ne burcusun?
Koç.

Kıskançsın, hep senin dediklerin oluyor değil mi?
Fazlasıyla! Ama hep benim dediklerim olmuyor, zaten hep benim dediklerim olduğu zaman ben kaçıyorum.

Röportaj: Eva Aksu
Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu
Styling: Başak İlker Hızlı-mow.agency
Saç: Arda Yılmaz
Asistan: Hakan Yıldırım