Röportaj: Çağla Gülsaraç @caglagulsarac
Fotoğraf: Yiğit Danacı


Women’s Style Türkiye: Sizin için oyunculuk serüveni nasıl başladı? Bu yolda sizi en çok destekleyen kim oldu?
Dilan Düzgüner: Kendimi bildim bileli oyun oynamak en keyif aldığım şeydi. Kuklalarla ve oyuncaklarla hikayeler oluşturup oynardım, aileme de izlettirip minik gösteriler yapardım. Sonra okul gösterilerine katılmaya başladım. Derslerde işlenilen konulara uygun mini skeçler yazıp arkadaşlarımla sınıfta oynardık. Okulda tiyatro denilince akıllara gelmeye başladım. Oyunculuk benim için bir tutku haline geldi. Beni en çok destekleyenler arkadaşlarım ve bazı öğretmenlerim oldu. Hayallerimin peşinden gitmem için beni çok motive ettiler. Birçoğuyla hala irtibattayız. Ailem de daha sonra konservatuvarı kazandığımı ve bu yolda ilerlemekte ısrarcı ve başarılı olduğumu gördükçe desteklemeye başladılar.

W.S.: Mezuniyetinizin ardından eğitimler almaya devam etmişsiniz. Bu eğitimler size neler kattı? Sizce bir oyuncu için eğitim ne kadar önemli?
D.D.: Eğitimin oyuncuyu disipline etmesi ve fiziksel eylemlerini doğallaştırması açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bir noktada öğrenilenleri içselleştirip unutmak gerekiyor. Ben eğitime daha çok fiziksel olarak sahnede daha rahat olmak için ihtiyaç duydum ve okulda, atölyelerde aldığım eğitimlerin bu anlamda çok yardımcı olduğunu düşünüyorum.

W.S.: Birçok yapım ve tiyatro oyununda yer aldınız sizi en çok etkileyen ve sizin için özel olan karakter ve proje hangisiydi? Neden?
D.D.: Tatbikat Sahnesi’nde Elvin Beşikçioğlu’nun yönettiği Delirium oyunu bana çok şey kattı. Enda Walsh’un Karamazov Kardeşler’i uyarlayıp modernize ettiği oyunda dansçı Grushenka karakterini oynadım. Hulahoop kullanmayı öğrenip aynı anda dans edip oynuyor olmak çok eğiticiydi.

W.S.: Yeni bir projeye dahil olurken dikkat ettiğiniz kriterler neler oluyor?
D.D.: Karaktere kendimden bir şeyler katabileceğime inandığım hikayeleri çok seviyorum. Aynı zamanda birbirine benzemeyen öykü ve karakterleri tercih etmeye çalışıyorum.

W.S.: Her oyuncunun kenarda karaladığı bir şeyler olur. Siz de yazıyor musunuz? Kendinize ait gerçekleştirmek istediğiniz projeler var mı?
D.D.: Okumaktan yazmaya vakit ayıramıyorum fakat oyunculuğun yanı sıra kadın hikayeleri yazarak üretmeyi de çok isterdim.

W.S.: Sizi hep fit ve bakımlı görüyoruz. Formda kalmak için neler yapıyorsunuz? Güzellik ve bakım rutinleriniz neler?
D.D.: Spor ve yoga uzun süredir hayatımın bir parçası. Zaman zaman, capoeira, kick boks, pole dans gibi fiziksel kondisyon gerektiren dersler aldım. Spor yaparken beyinde salgılanan endorfin ve seratonin hormonlarının iyileştirici ve mutlu edici etkisine bağımlıyım sanırım. Beslenmeme de olabildiğince dikkat etmeye çalışıyorum. Set dışında gerek olmadıkça makyaj yapmayıp cildimi temiz tutmaya çalışıyorum. Setten sonra da hassas cilt tipime uygun temizleyici ve maskelerle cilt bakımımı yapıyorum.

W.S.: Alışveriş yapmayı seviyor musunuz? Kıyafet alışverişlerinizde olmazsa olmaz parçalar hangileri? Sizin favori renginiz hangisi?
D.D.: Ben online alışveriş yapmayı sevenlerdenim. Genellikle farklı kesimde giysiler ilgimi çekiyor. Daha renkli giyinmeye çalışsam da çoğunlukla seçimlerim sade ve siyah renk yönünde oluyor. Favori renklerim siyah, kırmızı ve beyaz.

W.S.: Sosyal medya hakkında ne düşünüyorsunuz? Yaşadığınız ilginç bir olay var mı? Sizce eskiye oranla bu kadar ulaşılabilir olmak güzel bir şey mi? Sevenlerinizle etkileşiminiz nasıl?
D.D.: Sosyal medyanın toplumlar için çok belirleyici ve iletişim anlamında güçlü bir araç olduğuna inanıyorum. Günlük hayatta insanlarla olan ilişkilerimizi dahi etkileyen bir yer haline geldi. Artık dünyanın diğer ucundaki hayatları dahi gözlemleyebiliyoruz. Genel olarak teknolojinin böylesi gelişiyor olması çok güzel. İzleyen ve takipçi olan insanların sevgisini de bu yolla alabiliyor olmak, bu anlamda ulaşılır olmak tarifsiz bir durum.

W.S.: Seyahat etmeyi seviyor musunuz? Sizi en çok etkileyen ülke/şehir hangisi? Mutlaka görmeliyim dediğiniz yerler var mı?
D.D.: Seyahat etmeye bayılıyorum! Avrupa ülkelerine seyahat etme ve hatta bazılarında çalışma fırsatım oldu. Her şehrin kendine has yapısını ve hayatlarını görmek çok keyifli. Sanırım sadece bir tane söyleyemeyeceğim; Paris, Floransa ve Berlin beni çok etkiledi. Uzak doğu ülkelerini mutlaka görmek ve mümkünse büyük bir ağaç altında meditasyon yapmak istiyorum.

W.S.: Son olarak bizimle paylaşabileceğiniz yeni projeler var mı?
D.D.: Yeni projeler yolda 🙂