Tuvana Türkay
“Sevmek her olmazı mümkün kılıyor.”

Röportaj: Ecem Saral @eechemmmmmm
Fotoğraf: Tunca Sarışen @tuncasarısen
Fotoğraf Asist.: Dilara Özeren @dilaraaozeren
Fotoğraf Asist.: Tezcan Ataroğlu @tezcanataroglu
Saç &Makyaj: Mesut Özuzun @mesut.ozuzun
Saç & Makyaj Asist: Sibel Öker @sibelokerr
Styling: Ela Bahçeci @elaa_bahceci_
Menajer: Aslı İslamoğlu @asliislamogluofficial @asli.islamoglu
Mekan: Swissôtel The Bosphorus İstanbul
Mücevherler: @kathfinejewellery

Women’s Style Türkiye: Oyunculuğun yanında oynadığınız rollerde şarkıda söylediniz. Albüm yapmayı düşünüyor musunuz?
Tuvana Türkay: Tuvana Türkay: Müzik benim kendimi rehabilite edebildiğim, elimdeki en önemli değerlerden biri. Şarkı söylemeyi ve beste yapmayı çok seviyorum. Beni mutlu etmeye devam ettiği sürece de elbette üretmeye devam edeceğim.
W.S.: Yeni imajınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
T.T.: Modern, rahat, kendine güvenli ve karakterli. Proje için kendi istediğimle yapılan bir değişiklikti. Oynadığım karakterler için değişiklik yapmayı seviyorum. Kendimle ilgili radikal değişiklikler yapmayı da seviyorum. Ve kısa saça çok alıştım.
W.S.: Sizi her gördüğümde içimden “ Ne güzel aşk kadını “ diyorum. Aşık olduğunuzda nasıl oluyorsunuz? 🙂
T.T.: Çok teşekkür ederim. Ama ne yazık ki uzaktan gördüğümüz şeyler %100 aksidir genelde. İnsan anne karnına düştüğü andan itibaren sevgiye muhtaç bir canlı. Sevgi ile bir insana yaptıramayacağımız hiçbir şeyin olmadığına inanırım. Gelin görün ki bu kıymetli ihtiyaç ile her an her saniye karşılaşamıyoruz. Çok uzun zamandır bu duyguyu unuttum. Ben hiç aşık oldum mu bunu bilmiyorum. Aşkın içinde hala derin anlamlar arıyorum ve karşılığını bulamıyorum. Ama sevince, benim bile kendime inanamadığım bir fedakarlığa ve şefkate bürünüyorum. Gözlerimden ateş çıkıyor sanki. Sevmek her olmazı mümkün kılıyor.
W.S.: Dönüm noktanız var mı?
T.T.: Çok fazla var. Çünkü dönüm noktanız olarak nitelendirdiğiniz durumlar, kişinin hayatındaki değer yüklediği şeylerle alakalıdır. Hayatımı ve mesleğimi çok ciddiye alıyor ve saygı duyuyorum. O yüzden kendimi geliştirebilmek adına attığım her adımımı dönüm noktam olarak kabul ederim. Yaptığım her işi, tanıştığım ve zihnimde bir kilitli kapıyı açmama vesile olmuş herkes de hayatımın dönüm noktalarında pay sahibidir.


W.S.: Takıntılı mısınız?
T.T.: Çok genel bir soru ve genel olarak rahat bir insanım. Sadece hayatımın rutin düzeniyle alakalı takıntı haline getirmiş olabileceğim bir sistemim bir düzenim vardır . İşimle alakalı da çalışırken aynı sistematik düzen geçerlidir. Onun dışında değişime açık ve akışına bırakan biriyim.
W.S.: Tahammül edemediğiniz nokta(lar) var mı?
T.T.: Zamansız uyandırılmaya tahammül edemem. Sırf bu sebeple evimin zili dahi yoktur. Söktürdüm . Lafını tartmadan konuşan insanlara karşı da son derece sert bir üslubum var. Ama Sabırlı biriyim. Ve sakinim. Ortada tahammül edilmesi gereken bir şey varsa zaten yanlış yerdeyim demektir. Tahammül edemediğim herhangi bir şey olursa değiştirmeye çalışmadan hemen kesip atıyorum ve ruh sağlığım için uzaklaşıyorum.
W.S.: Tuvana’yı hangi rolde görsek çok şaşırırız?
T.T.: Aksiyonu sert, beden performansı gösterebileceğim bir projede sahada olursam şaşırırız. Çünkü fazla atletik biriyim. Örneğin “Free Fun” adında bir kısa filmde drag dansı yapmıştım. Ve ekip arkadaşlarım çıkan performansa çok şaşırmıştı 🙂 .
W.S.: Pandemi sizi etkiledi mi?
T.T.: Yüzeysel ve politik bir cevap vermek istemiyorum. Tüm samimiyetimle; İlk başlarda etkilemiyordu çünkü hayatım fazlasıyla izole ve zaten evcimenim. Fakat özgürlük dediğiniz şey sadece dışarı çıkıp gezmek değil ne yazık ki. Fikren, hayatımın, hayatlarımızın çifte standarda maruz kaldığını görmeye başladığımdan beri durum tatsız bir hal aldı.
İnsanlar geçim sıkıntısındalar. Ve bireysel düşünmekten çıktım artık. Çok mutlu olduğumu söyleyemeyeceğim.
W.S.: 10 sene sonra anne rolleri teklif edilmeye başlanırsa kendinizi körü hisseder misiniz?
T.T.: Ben 20 yaşında da anne olmuş bir kadını canlandırmıştım. Cast yaş aralığım çok geniş. Oynadığım karakter kendi hayatıma sirayet etmiyor ki bir anneyi oynamaktan da mutluluk duyarım.
W.S.: Sizi en son kağıt ev dizisinde Kötü fakat sevimliliği de olan azra rolü ile izledik. Kötü karakterleri oynarken aldığınız olumsuz tepkiler ne derecede? Veya alıyor musunuz?
T.T.: Özellikle tercih ettiğim bir durum değil. Güzel ve inandığım bir hikayenin içinde özellikle kötü diye tabir edilen bana göre ise iyi karakterlere göre çok daha samimi olan kötü karakterleri canlandırmak çok daha keyifli ve alanı geniş. Oyuncu ne kadar özgürleşebilirse, daha iyi bir karakter cıkar ve izleyici de keyif alır. Azrayı da salt bir kötü olarak cıkarmaktansa daha şeytan tüyü olan bir karakter gibi çıkarmayı tercih ettim. O yüzden izleyici ona kızamadı bile 🙂
W.S.: Özel hayatınızla ilgili uzunca bir zamandır bir gizlilik söz konusu. Bunun sebebi var mı?
T.T.: Röportajlar yapmak elbette işimizin bir parçası. Fakat ben zaten duygularını gizlemeyi becerebilen ve saklama gereği duyan biri olmamakla beraber genelde kendi içimde yaşamayı seviyorum. Bazı şeylerin konuştukça azaldığına inanırım. Ben sadece işimi yapıyorum. Beni gerçek karakterimle diil Ekranda gördükleri karakterlerle bilseler kâfi.