İlk olarak “Asla Vazgeçmem” dizisinde canlandırdığı Fırat karakteriyle tanıdık onu. Şimdi de “Savaşçı” dizisinin Başçavuş Turan’ı olarak karşımıza çıkıyor. Yakışıklı oyuncu Hakan Dinçkol’la hakkında en çok merak edilenleri konuşmak üzere bir araya geldik…

Günlük hayatında nasıl bir adamsın Hakan, neler yaparsın?
Dışarıdan bakınca farklı görünse de klasik bir adamım. Güzel bir kahvaltıyla güne başlamayı severim. Eğer kızım yanımda değilse sabahları kalkar kalkmaz ilk işim onunla görüntülü konuşmak olur. Sahilde yürüyüşler ve koşular yapar, ormana giderim. Bunların dışında arkadaşlarımla vakit geçiririm.

Beslenme alışkanlığından bahseder misin, kahvaltı menün zengin midir mesela?
Daha önce kahve ve yeşil elmayla güne başlardım. Kahvaltının beslenmedeki önemini anladığımdan beri sağlam bir kahvaltı yapar, öğle öğününü de iyi yerim. Akşamları daha hafif geçer, abur cubur şeyler yememeye çalışırım.

Spor programın nasıl?
Spor programımızı iş yoğunluğuna göre planlıyoruz. Şu an yer aldığım proje fiziksel dayanıklılık ve devamlılık gerektirdiği için bunu iyi dengelememiz gerekiyor. Haftanın en az dört gününü spora ayırmaya çalışıyorum. Yüzmeyi çok sevdiğim için her gün 15 dakikamı havuzda geçiriyorum. Yazın tatilde bol bol yüzdüm.

Tatil için bu yaz nereyi seçtin?
Çocukluğumdan beri Ayvalık benim için çok özeldir. Orada ufak bir evimiz var. Cunda’da vakit geçirmekten de keyif alıyorum.

Sade giyim stilin dikkatimi çekiyor…
Genellikle rahat şeyler giyiyorum. Jean pantolon, şortlar ve tişörtlerim vazgeçilmezlerim. Kışın siyah ve gri tonları, yazın daha soft ve beyaz tonları tercih ediyorum.

AYKIRI KARAKTERLERİ OYNAMAK BÜYÜK HAZ VERİYOR

“Savaşçı” dizisinde başrollerden birisin. Sette genel hava nasıl?
“Asla Vazgeçmem”le oyunculuk kariyerim başladı. Fox TV’de yayınlanan “Savaşçı” benim üçüncü dizi projem. Çok güzel bir oyuncu kadromuz var. Ekipte çalışan diğer arkadaşlar da çok emek veriyor. Diziyi arazide farklı iklim şartlarında çekiyoruz. Çok büyük performans gerektiren bir proje. Ben fazlasıyla şanslı olduğumu düşünüyorum çünkü sette arkadaşlıklarımız çok iyi. Karavanda 7-8 saat bile beklesek o zamanı sohbet ederek, keyifle değerlendirerek geçirebiliyoruz. Çekimlerde Ankara’da ve Eskişehir’de olduğumuz için çekim saatlerinin dışında konakladığımız yerlerde de birlikteyiz. Boş zamanlarımızda bile beraber bir şeyler planlayıp vakit geçiriyoruz.

“Asla Vazgeçmem” dizi ekibindeki arkadaşlarınla da hala görüşüyor musun peki?
Görüşüyorum. Onların da yeri bende çok ayrı… Hepimiz farklı farklı işlerdeyiz ve yoğunluklarımız var. Ama fırsat buldukça bir araya gelmeye çalışıyoruz.

Dizilerde kendini kanıtladın. Beyaz perdede olmak istiyor musun?
Alışılmışın dışında aykırı karakterleri oynamak çok büyük haz veriyor. Bu bir mahalle hikayesi ya da dönem işi olabilir. Sinema için konuşulan bazı projeler vardı ama formatını ve zamanı ayarlayamadığımız için netleştiremedik. İlerleyen zamanlarda neden olmasın… Yer alacağım ilk sinema filminin de özel bir proje olmasını isterim.

Sence yakışıklı olmanın sana daha çok proje teklifi gelmesinde etkisi var mı?
Kendini yakışıklı bulmasan da dışarıdan gelen yorumlara göre ‘evet bu yakışıklı bir adam’ olarak kafalarda yer edinince yakışıklı etiketiyle karşı karşıya kalma durumun var. Beğenilmek güzel bir şey tabii ama zaman geçiyor ve hiçbir şey aynı kalmıyor. Dolayısıyla yakışıklılığın geçici olduğu süreçte oyunculuğunla konuşulmak ve akılda kalmaktır esas olan.

AŞKTA MANTIĞIN DIŞINDA DUYGULAR DEVREYE GİRİYOR

Malum bugünlerde iş başarısından çok yaşadığı aşklarla popülerlik kazananlar oluyor, ne düşünüyorsun bu konuyla ilgili?
Aşk, içinde birçok duyguyu barındırıyor. Kurmaca birlikteliklerin dışında gerçek aşka her zaman saygı duymuşumdur. Çünkü çok özel bir durum. İnsan hayatında kaç defa gerçek aşkı yaşayabilir ki? Mantığının dışında duygularınla da hareket ediyorsun. Ben de tüm enerjimi işime harcıyorum. Dolayısıyla hayatımda şu an biri yok.

Şu an için aşka kapılarını kapattın diyebilir miyiz yani?
Sonuçta hiçbir zaman için büyük konuşmamak lazım. İlişki arayışında değilim, hayat sürprizlerle dolu ama bir aşk yaşanacaksa da temennim doğru zamanda yaşanması olabilir.

Oyunculuğunla ilgili eleştiri aldığın zaman neler hissediyorsun?
Benim karakterime, kişiliğime, ismime farklı tarzda gelinmediği sürece olumlu olumsuz eleştirilere açığım. Hepimizin kırmızı çizgileri vardır. Sosyal medyada paylaşımlarımın altına olumsuz yorumlar da yapılıyor. Hiçbirini silmiyorum. Hakaret boyutuna gelmediği sürece isteyen istediği gibi değerlendirebilir. Benim oyunculuğumu beğenenler, beğenmeyenler olacaktır. Köstek olmak isteyenler olabilir ama hissetmiyorum. Hissetsem de aklımda tutmuyorum. Çünkü kötünün hiç kimseye faydası yok. Kim olursa olsun onu iyi şeylerle hatırlamak istediğim için kötü şeyler bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyor. Çünkü bir yol çizdim kendime. Hedeflerim var ve o yolda ilerliyorum. Evet, biraz tadında ilerliyorum ama bundan dolayı sıkıntı duymuyorum. Şanslı olduğumu düşünüyorum çünkü çok özel projelerde yer aldım. Birçok insanın olmak istediği yerdeyim. Çünkü birçok insan bunun eğitimini alıyor ama yetenek, potansiyel, kameranın kişiyi sevip sevmemesi gibi bir sürü alt başlık var. Demek ki bir şeyler var ki tercih ediliyorsun, beğeniliyorsun. Çok donanımlı olup da finalinde kamera karşısında farklı sonuçlar gösterenler de oluyor. O yüzden ben kendimi bu konuda şanslı görüyorum.

KIZGIN OLDUĞUMDA TELEFONA CEVAP VERMİYORUM

Herhangi bir konuda sinirlenince nasıl tepkiler veriyorsun?
Çok kızgın olduğumda kendime 1 saat es veririm. Telefonlara bakmam. Sevdiğim müziği açar, aklıma iyi şeyler getirmeye çalışırım. Yanlış bir konuşmamla o anda doğabilecek negatif sonuçları düşünüp, olayları mantıklı bir şekilde sonuçlandırmayı daha çok seviyorum. Çünkü çok sinirli olduğum zaman fiziksel olarak vücudumun gösterdiği reaksiyon, kan dolaşımım bile farklı oluyor. Biraz sakin düşünüp neden böyle oldu demek lazım…

Müzik dinlemeyi seviyorsun belli ki…
Her tür müzik dinlerim. Tamamen o an ki ruh halime bağlı. Onun haricinde yürüyüşlerimde… Burada çok dillendirmek istemesem de bazen kaçtığım, benim yerim dediğim hatta önemli kararları kendi başıma kalıp düşündüğüm kaçış yerlerim var. Vardır herkesin böyle yerleri. Sana özeldir; kişisel, karakteristiktir. Oralarda en sevdiğim müzikleri açarım. Arabada müzik dinlemeyi de çok severim.

Aykırı yaşamayı seven bir adam mısın?
Kaçışları seviyorum. Şehirde işle beraber içinde bulunduğun bir tempo var. Fırsatını bulduğun an hepsinden uzaklaşmak çok büyük bir keyif. Doğayı keşfetmek çok hoşuma gidiyor. Kendimle başbaşa kaldığım anları da seviyorum. Oradaki canlılar, iklim, arazi şartları, oradan geçen bir dereyatağı… Mesela bugün fotoğraf çekimlerinde gördük; 25 metrelik bir karınca serisi… Bir toprak yolda, yolun bir ucundan diğer ucuna inanılmaz şekilde çalışan binlerce karınca vardı. Onları şehirde nerede görebilirsin?

Yurtdışında sevdiğin ve görmek istediğin yerler var mı?
İtalya’da Roma’yı çok seviyorum. Aslında maceracı baktığın zaman İskandinav ülkelerini merak ediyorum. İklimin insanları zorladığı ülkeler var, onları merak ediyorum. Yazın tropikal iklimin olduğu adaları da merak ediyorum. Vaktim olunca hepsini gezip görmek istiyorum.

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: EMRE KARA
KREATIF DIREKTÖR: ERDAL GÜVENÇ
ASİSTAN: SERKAN UZUNDAL
MEKAN: INTERCITY İSTANBUL PARK