“Cinsiyet bir performanstır” diyor Amerikalı felsefeci ve düşünür Judith Butler. “Toplum bir dizi estetik ve kültürel kodu tercüme ederek kadın ya da erkek olduğumuzu belirler”.
Bahsi geçen bu kodlar, modada belki de hayatın diğer alanlarında olmadığı kadar akışkan ve geçirgen. Acne Studios’tan Zac Posen’a kadar pek çok ünlü tasarımcının kadın koleksiyonlarını tanıtırken uzun saçlı ve narin yüz hatlı erkek model kullanması ve Craig Green defilesinde erkek giysilerini kadınların taşıması bu akımın en son örnekleri.
Kadınların erkek arkadaşlarının gardırobundan ödünç alması ise uzun zamandır ‘normal’ sayılıyorken, Gucci’nin başarılı tasarımcısı Alessandro Michele ‘yeni bir normal’ yarattı. Şimdi erkekler de eşlerinin kıyafetlerini çalıyor! Michele birkaç sezondur kadınlara bol kesim takım elbiseler giydirirken, erkekleri altın püsküller ve narin çiçek desenleri ve brokarlara büründürüyor.

NE KADIN SAYILIRIM NE DE ERKEK

Avustralyalı medya şirketi Fusion’ın geçen yılki bir araştırmasına göre; ‘milenyal’ tabir edilen kesimin (‘90’larda doğanlar) %50’si kendini sadece kadın ya da erkek olarak sınırlamak yerine, her iki cinsiyete de ait hissediyor. İngilizlerin ünlü mağazası Selfridges de müşterilerinin hem kadın hem de erkek departmanlarından alışveriş yaptığını gözlemlemiş. Ve yepyeni bir pazarlama taktiği olarak, kadın ve erkek koleksiyonlarını üç üniseks katta sergiliyor.
Sokaklarda cinsiyetini ayırt edemediğimiz birbirinden güzel gençler dolaşırken; Calvin Klein jean için androjen görünümlü model Harmony Boucher poz veriyor. Acne Studios’un kadın koleksiyonunu 12 yaşındaki erkek çocuğu Frasse Johansson tanıtıyor. Chanel’in yeni sezondaki iddialı çantası Gabriel’in reklam kampanyasında kullandığı yüzlerden biri ünlü rap’çi Pharrel Williams oluyor.


Kadınlar maskülenleşip erkekler ‘efemine’ görünme tabusunu yıktıkça androjeni pastası giderek büyüyor. Cinsiyetler ayrılmak yerine birleşerek hem güçleniyor hem de tasarımcılara güçlü bir mesaj veriyor. Modern tüketici ise daha büyük resmin ve bir hareketin parçası olmak istiyor.
‘Akışkan cinsiyet’ akımının yeni kuşak temsilcileri arasında ilk akla gelenlerse; Johnny Depp ve Vanessa Paradis genleriyle kutsanmış Lagerfeld’in ilham perisi Lily-Rose Depp, Cara Delevinge, Miley Cyrus ve Kristen Stewart…

‘DOLABIMIZI PAYLAŞALIM’ KONSEPTİ

Cinsiyet bakımından giderek daha da ‘nötr’leşen podyumda bol blazer ve düşük belli pantolonları kadınlar taşırken, dantel gömlekleri ve çiçekli ipekleri erkekler giyiyor. Raf Simmons, Wales Bonner ve Martine Rose androjeniyi en iyi uygulayan modacılar arasında sayılıyor.


Olsen İkizleri’nin yarattığı ‘The Row’, cinsiyetsizlik akımına lüks bir yorum getirerek, her iki cinsiyetin de giyebileceği kruvaze pantolon takımları ve bol paltolar sunuyor. Elegan Bottega Veneta’nın kadınları erkek stili motorcu ceketi ve bağcıksız kaykay ayakkabılarıyla boy gösteriyor. Edun markası Daniele Tamagni’nin Kongo’da fotoğrafladığı ‘dandy’lerden esinlenerek rengarenk yelekli erkek takımları, terzi işi gibi duran paltoları ve düşük belli deri pantolonlarıyla dikkat çekiyor. Toogood ve Vejas gibi üniseks markalar altın çağını yaşıyor. Cool kızlar Cos, Uniqlo ve Whistles’ın erkek kazaklarını yağmalıyor.

KAPILARI AÇAN ANAHTAR PARÇALAR
• Deri ceket
• Trençkot
• Oversize gömlekler
• Kaşmir bol kazaklar
• Küçük fakat iddialı mücevherler. Büyük kol saatleri
• Erkeklerde bol bol takı
• ‘Boyfriend’ kesimi jean’in bir tık ötesine geçerek erkek Levi’s 501’leri giymek. İçlerine yarım sokulmuş erkek gömleği
• Kokteyl elbise üstü parka
• Tüy gibi hafif bir hareket kabiliyeti için dümdüz ayakkabılar, tercihen loafer
• Köşeli kemik gözlük
• Kravat
• Pantolon üstü etek

Modada androjeni akımını tercih etmenin bir önemli avantajı da, sizin sezonlara değil sezonların size adapte olması. Bu stili tanımlayan sihirli sözcükse denge! Amaç, hatları vurgulamak değil kontrast yaratmak. Üstüne biraz da oyunculuk ve geometri dersi eklerseniz, sizden iyisi yok. Mesela Christopher Kane tasarımı balıksırtı bir takımı kedigözü makyajıyla tamamlayabilirsiniz. Ciddi bir iş takımının altına spor ayakkabıyı, tüvit ceketinizin yakasına da pırıltılı broşu yakıştırabilirsiniz.
Modanın belkemiğini oluşturan temel parçalar sürekli revize edildiği için derinlik katmanın en garantili yöntemi kaliteli kumaşlara yönelmek. Fark yaratmak içinse iyi kesim ve kalıplara yatırım yapmak, elbette kendini ve bedenini de tanıyarak…
Bütün bunların ötesinde en önemli ve güçlü aksesuarınız tavır! Son kertede kendine güven ve umursamazlığı kuşandığınız sürece ne giydiğinizin bile önemi yok. Henüz oğlan ya da kız gibi giyinmeye hala tam karar verememiş olabilirsiniz ama mutlaka kendiniz olun! Tabii ki en yakışıklı halinizle…

ANDROJENİ AKIMININ BÜYÜKANNE VE BÜYÜKBABALARI

• Greta Garbo: Her zaman her konuda gizemliydi. Belli belirsiz androjenisiyle de olay yarattı.
• Marlene Dietrich: Erkeksi takımları en seksi şekilde taşımasıyla ünlü.
• Katherine Hepburn: 1940’lı yıllarda bol erkek takımlarını mokasenlerle giyerek herkesi şok etti. Böylece bugün bile sıkça taklit edilen tarzını yarattı.
• Yves Saint Laurent: Rengarenk çiçek çocuklar arasında skandal yaratarak 1966’da ‘Le Smoking’i sundu. Kadın giyimini erkeklere en çok yaklaştıranlardan.


• Julie Andrews: ‘Victor and Victoria’ filminde hem kadın hem de erkek karakteri başarıyla canlandırdı.
• Diane Keaton: Woody Allen’in ‘Annie Hall’unda giydiği kravatlı-yelekli takımlar, geniş şapkalar ve büyük çantalar rahat ve maskülen tarzının yansımasıydı.
• Charlotte Rampling: Mükemmel kemik yapısı sayesinde maskülenlik ünlü oyuncuya eldiven gibi oturdu.
• David Bowie: Büyük sanatçı sahne şovlarında cinsiyetler arasındaki çizgiyi başarıyla bulanıklaştıran ilk isimlerden.
• Michael Jackson: Sadece sesi ve duruşuyla değil, giydikleriyle de hem erkeklere hem de kadınlara ilham verdi.
• Prince: Androjeniyi de yaptığı diğer şeyler gibi alaycı bir oyun haline getirdi.
• Ve günümüzün yıldızları: Tasarımcı Jenna Lyons, model Caroline de Maigret, oyuncu Charlotte Gainsbourg, Celine’in kreatif direktörü Phoebe Philo, sokak modası yıldızı stilist Yasmin Sewell ve şarkıcı Lorde…