Onu “Rüzgarın Kızı” olarak tanıdık. Ama o artı bir anne ve tüm çocuklara doğru ve faydalı bilgiyi sunmayı kendisine amaç edindi. Ayşe Şule Bilgiç hayata geçirdiği Düşyeri oluşumu ile önümüzdeki dönemde yayıncılık konusunda çığır açacak.
Röportaj: Banu Aygün
Women’s Style : Ayşe Hanım Women’s Style Türkiye okuyucularına biraz kendinizden bahseder misiniz? Düşyeri TV’yi kurmadan önceki maceralarınızı anlatır mısınız?
Ayşe Şule Bilgiç: Mezun olduğum Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okurken daha birinci sınıftan itibaren çalışmaya başladım. O dönemde aklımda hep şu vardı: “İletişim çatısı altındaki her şeyi gör ve ne yapacağına karar ver.” Üniversitede ikinci sınıfa geçtiğimde reklam dünyasını da görmek istedim ve bir ajansta çalışmaya başladım ve burada 1.5 sene geçirdim. Ardından da üçüncü sınıfta Hürriyet ve Kanal D maceram başladı. Kanal D’de çalışırken dizilere de gitmeye başladım. Kanal D’nin dizileri sayesinde biraz da dizi sektörünü görmek istedim. Setlerde yardımcı yönetmenlik yapmaya da başladım. Hürriyet’in internet sitesinde de yazılarım yayınlanmaya başlamıştı. Kazandığım ilk parayla da kendime motosiklet aldım ve işe motosikletle gidip gelmeye başladım. 15 sene önce bir kadının motosiklete binmesi çok fazla rastlanan bir şey değildi. Böylelikle motosiklet sevgimi yazıya dökmek istedim ve “Rüzgarın Kızı” olarak Otoyaşam ekinde yazmaya başladım. Gazete, sinema, reklam ajansı, televizyon ve dizi sektörlerinde çalıştıktan ise kendi işimi yapmak istediğimi anladım ve Düşyeri’ni sıfır sermaye ama sonsuz bir cesaretle kurdum.
W.S : Düşyeri TV platformunu kurma fikrin nasıl oluştu? Düşyeri TV’yi oluştururken karşılaştığınız zorluklar nelerdi?
A.Ş.B : Düşyeri, Pepee ile TV aracılığında çocukların %90’ına dokunan bir marka olmuştu ve bizim dokunduğumuz çocuklar artık dijitale kayıyorlardı. TV izlenmelerinin dijitale kayışını gözlemlerken hem bir anne hem de girişimci olarak dijitalde çocukları bekleyen tehlikeli görünce aksiyon almaya karar verdik. Çocuklar için %100 güvenli bir alan yaratmak düşü ile Düşyeri TV’yi hayata geçirdik.
W.S : Platformunuzda çocuklara yönelik içerikler hazırlıyorsunuz. Hazırladığınız bu içeriklerde dikkat ettiğiniz noktalar nelerdir?
A.Ş.B : Yola çıkış noktamın temellinde hep “Kendi çocuğum için ne düşlüyorsam, dünyanın bütün çocukları için aynı düşü kurmam” yatıyor. Çünkü sadece kendi doğurduğum biyolojik çocuklarımın değil, dünyadaki bütün çocukların annesi olduğumu düşlüyorum. Hepsinden kendimi sorumlu hissediyorum ve Düşyeri’nin dokunduğu her işte ‘anne hassasiyeti’ birincil önceliğimiz. Kendi çocuğumuza yedirmeyeceğimiz içirmeyeceğimiz oynatmayacağımız giydirmeyeceğimiz önermeyeceğimiz hiçbir kişi kurum ve marka ile çalışmıyoruz. ‘Hayır dediklerimiz’ listemiz var ve görenler, ‘bu markaların işbirliklerine nasıl hayır diyebildiniz’ diye gözleri kocaman oluyor. En zor zamanımızda, paraya en ihtiyacımız olduğu anda gelen milyonluk cips teklifini, ‘Biz çocuklarımıza yedirmiyoruz’ diyerek ret ederken bunun bizim DNA’mız olduğunu ve olacağını biliyoruz. Şimdi ret etmek kolay belki ama o paraya çok ama çok ihtiyaç varken de hayır diyebilmiş bir Düşyeri’yiz. Düşyeri TV’deki tüm içerikler de bu minvalde hazırlandı.
W.S : Çocuklarınız bu içerikleri hazırlarken sizlere ilham veriyor mu? Onların fikirlerini de geliştirme fırsatı buluyor musunuz?
A.Ş.B : Ben sadece kendi doğurduğum iki biyolojik çocuğun annesi gibi görmüyorum kendimi. Dünyadaki bütün çocuklar benim çocuğum. Ben doğurmadım diye onlara karşı sorumluluğum olmadığını düşünmüyorum. Bilakis hepsine karşı müthiş içsel bir sorumluluk hissediyorum. Öyle ki bir şeyi biliyorum ama yolda gördüğüm bir çocuğun biyolojik annesi bilmiyor ve bilmeden hata ediyorsa ona söylemem, onu uyarmam gerektiğini düşünüyorum. Sadece çocuklara değil bu bakış açısı ile annelere de dokunmayı amaçlıyorum.
W.S : Düşyeri TV’de sadece çocuklar için değil ebeveynler içinde içerikler hazırlıyorsunuz. Bu hazırladığınız içeriklerin konularını seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
A.Ş.B : 2 yıl “önce özgür, bağımsız, gerçekten izleyicide etki ve katma değer oluşturabilecek bir TV kanalı olabilir mi?” düşüncesiyle yola çıktık ve bizim olmazsa olmazımız, kendi çocuğumuza ne izletmek istiyorsak, kendimiz çocuk odağında ne izlemek istiyorsak, bunların yer alacağı ve gerçekten izleyende farkı ortaya koyacak bir kanaldı. Sadece bir çocuk kanalı düşleyebilirdik ama biz ilk günden beri ebeveyn ve çocuğa beraber dokunmayı seviyoruz. Özellikle okul öncesinde çocuğun ebeveynden ayrı olmadığını, ayrı tutulmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü okul öncesi yaş grubunda, ebeveyn ve erken çocukluk dediğimiz dönemde çok yoğun ve büyük bir etkileşim var. Bu noktada sağlayacağımız her türlü farkındalık, ebeveyni etkileyecektir. Bu sinerjinin gücüyle de ilk günden beri ebeveyn-çocuk iletişimi yapıyoruz.
Biliyorsunuz bilgi her yerde var. Bugün internetten beni izliyorsunuz; istediğiniz herhangi bir bilgiyi Google’a yazıp ulaşabiliyorsunuz ama bu güzelliğin kötü yanı, çok büyük bir yığılmanın olması. Temiz bilgiyi kirli bilgiden ayırt edemez hale geldik. Bu yığının içerisinde hangisi gerçekten işe yarar bilgi ve hangisi zaman denen o çok kıymetli şeyimizi harcamaya değer, hangisi değmez ayırt edemiyoruz. Biz bu noktada Düşyeri TV olarak, var olan dijital platformların içerisinde, bir ebeveynin ihtiyacı olan tüm saf ve temiz bilgileri, çocuğuna fayda sağlayabilecek, ihtiyacı olan tüm bilgilerin yer aldığı tertemiz bir platform oluşturmak istedik. Burada sözüne, fikrine, bilgisine ve insanlığına inandığımız uzman kişi ya da kurumlarla çalıştık ve çalışacağız. Bu yaklaşım, ilk günden beri Düşyeri’nin ana düsturu.
Ebeveyn Kanalı’nda izlenen tüm uzmanlar, bilimsel gerçekliğine ve birikimine inandığımız, insanlığına ve paylaşımına yürekten güvendiğimiz insanlar. Bu noktada onlar bizim için, biz de onlar için gerçekten önemli referanslarız. Çok yakında çok güzel isimleri de ekleyeceğiz kanalımıza.
W.S : Hazırladığınız bu içerikler için destek aldığınız uzmanlar var mı? Bu uzmanlardan hangi konularda destek alıyorsunuz?
A.Ş.B : Uzman doktor ve profesyonel rehberlerden oluşan kadrosuyla Düşyeri TV Ebeveyn Kanalı’nda çocuk sağlığı ve gelişimine katkı sağlayacak önemli konular, birbirinden değerli uzmanlar tarafından aktarılıyor. Başlangıcı “Güncel Anne” rumuzlu Uzman Doktor Elif Pınar Çakır’ın desteğiyle hazırlanan içeriklerle yaptık. ‘Bebeğim Ek Gıdaya Hazır Mı, İlk Bir Yılda Ek Gıdaya Geçerken Temel Kurallar Nelerdir, İştahsız ve Sık Hasta Olan Çocuğum İçin Ne Yapmalıyım, İlk 1000 Gün Nedir ve Önemi Nedir, Çocuklarımızı Kış Hastalıklarından Nasıl Koruruz, Sütüm Bebeğime Yetiyor mu?’ gibi soruları cevapladı bizlere. Kısa süre içerisinde farklı uzman arkadaşlarımızla yeni içerikler oluşturup yayın akışımızı daha da zenginleştireceğiz.
W.S : Geçmiş dönemlerde özellikle 90’lı yıllarda yayınlanan çizgi filmler ile günümüzde hazırlanan içerikler arasındaki ne gibi temel farklılıklar olduğunu düşünüyorsunuz?
A.Ş.B : 90’lı yıllarda bırakın çizgi filmleri, dünyada pedagoji bilgisinin kabulü söz konusu değildi. 90’lardan sonra pedagoji ayrı bir şekilde dikkat çekti. O zaman kadar gelişim psikolojisi içinde kalan bir alandı. Çocuğun bilimsel olarak ciddiye alınıp fark edilmesi ile birlikte çocukla ilgili her alana bu pedagoji bilgisi yayılmaya başladı. Ama hala bence çok yavaş. Çoğu kişi ve kurum kendi çocukları dahil çocuklarımız üzerinden iş yapıyor hayat yaşıyor. Oysa “çocuk için” kavramı bizim için Düşyeri’nde çok önemli. Çocuk üzerinden değil çocuk için! Bizim yolumuz böyle bir yol. Bu noktada günümüz çizgi filmlerinde hala pedagojiyi hiç umursamayan yapımlar çoğunlukta. Bu bir tercih ama bana kalsa ben korku filmi reklamlarının bile gelişi güzel billboardlarda sağda sola yayınlanmasına çocukların yaşadığı bir dünyada yasak gelmesi gerektiğini savunuyorum. Düşünün ki çocuk için hazırlanan içeriklerde ne noktada görüşüm.
W.S : 2020 ile ilgili planlarınız neler? Bu yıl bizlere ne gibi yenilikleri tanıtmayı düşünüyorsunuz?
A.Ş.B : Yeni projelerimiz arasında Düşyeri Kitap adında kurduğumuz harika bir düş var. Türkiye’de bir okuma seferberliği başlatmak istiyoruz ve daha çok çocuğun daha çok kitaba ulaşmasını sağlamak istiyoruz. 2 yaşından 6 yaşına gelene kadar bir çocuğun 324 kitabı okuyarak büyümesini sağlamak en büyük gayemiz. Her ne kadar Düşyeri bir yayınevi olmasa da, Düşyeri Kitap şu an Türkiye’nin özgün, kendine özel içeriklerini hazırlayan en büyük kitap koleksiyonuna sahip oldu. 324 kitaplık bir seri hazırlıyoruz ve tüm hazırlıklarımız bittiğinde, Türkiye’de bir değişime beraber şahit olacağız. Bizimle okumaya başlayan çocukların nasıl birer kitap kurduna dönüştüğünü beraber keyifle seyredeceğiz. Çocukların tüm gelişim özelikleri ve ihtiyaçları göz önüne alınarak tasarladığımız ve içinde özel yapılandırılmış bir kurgunun olduğu çok büyük bir okuma seferberliği aslında bizim başlattığımız. 2 yaşından 6 yaşına gelene kadar çocuklarımıza 324 kitap okutmuş olacağız ve mezunlarımız birer kitap kurdu olacak. Düşyeri Oyun geliyor. Düşyeri çocuklar için pek çok yerde var olmaya devam edecek 2020 ve sonrasında da.