Kadın gerçekten erkeği yendi mi?

Onu kucağında bebeği ile adliye salonlarında görmüştük. Bir kadının, annenin ve çalışan insanın neler yapabileceğini bize gösterdi.
Kadının Fenni, Kadının Erki, Kadının Derdi kitaplarıyla, Cumhuriyet Halk Partisi’nde aktif çalışmaları ve yaptığı paylaşımlar ile adından sıkça söz ettiren Feyza Altun ile son dönemin popüler konuları içeren röportaj gerçekleştirdik.

Röportaj: Banu Aygün

Women’s Style: Asırlardır devam eden kadın – erkek anlaşmazlığı var. Psikolojik ya da fiziki şiddet gören kadınların maddi yetersizlikten dolayı boşanamıyor. Bu durumda kadınlara ne yapmalarını tavsiye edersiniz?

Feyza Altun : Bir kere her şehirde kişiler bulundukları yerin barosunun adli yardımına başvurabilirler. Orada bir ücret ödemeye gerek olmaksızın boşanma davası açabiliyorlar. Avukat ücretlerini barolar ödüyor, mahkemeden de harç ve masraf ödeyecek durumu olmadığı için adli yardım talebinde bulunabilirler.

W S: Hukuk gerçekten kadından yana mıdır?

F.A : Hukuk normları ondan ya da bundan taraf değildir, medeni kanunda her hak eşit olarak düzenlenmiştir. 6284 sayılı kanun da hem erkeği hem kadını korur ancak toplumda genelde kadınlar mağdur olduğu için sanki kadından yanaymış gibi gözüküyor halbuki bu fiili durumu gösteriyor yazılı kuralları değil.

W S: Siyasete girmeniz nasıl oldu? Sosyal medyada ünlü oldunuz, bu durum siyasi yükselişinize yardım ettiğini düşünüyor musunuz?

F.A : Ben CHP’ye 2009 yılında üye oldum yanılmıyorsam, 2010 başları da olabilir. Yani siz beni tanımazdan evvel CHP’de çalışıyordum. Sosyal medya sadece bunun görünür olmasını sağladı.

W S: Yargı reformuyla avukatlık sınavı geldi. Avukatlık sınavını destekliyor musunuz?

F.A : Artık o kadar çok avukat ve hukuk fakültesi var ki buna bir sınırlama getirilmesi şarttı. Aslında sınavı desteklemedim hiç ama buna da nasıl bir engel konur bilmiyorum! Hukuk eğitiminin kalitesinin artırılması ve belli okullara bu eğitimi vermek konusunda izin verilmesi daha doğru olabilirdi.

W S: Kadın cinayetleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Cinayetlerin azalması için nasıl yaptırımların olması gerekir?
F.A : Öncelikle indirimlerin olmaması ve toplumda bu kişiler aleyhine ciddi bir algı oluşması gerekiyor. Seven öldürür, aşk cinayeti ya da kıskançlık cinayeti gibi tamlamalardan uzak duruşması gerekir. Aşk evliliği olur aşk çocuğu olur, aşk cinayeti olmaz.

W S: Çok yoğunsunuz birçok davalara bakıyoruz. Gece yatarken davalarınız aklınıza geliyor mu?
F.A: Gelmez mi… Bazen daha az stresli bir işim olsaydı keşke diyorum, kendi kendime.

W S: Bazı meslektaşlarınız özel hayatıyla iş hayatını çok karıştırıyor. Etrafındaki herkesi sorgulamaya başlıyorlar. Sizce bu doğru bir yaklaşım mı?

F.A: Bu yaklaşım değil otomatik gelişen bir savunma sistemi. Avukatlıkta öyle şeyler görüyoruz ki ister istemez insanlara bu gözle bakmaya başlıyoruz. Ben de öyle bakıyorum bazen çok da faydasını görüyorum. Mesleki deformasyon diyoruz buna.