Mutluluğumun, huzurumun, yaşama sevincimin ve pozitif düşüncemin önünde duran tek engel BEN olduğumu fark ettiğimden beri daha güçlü, ayakları yere basan bir ruhum. Artık nasıl bir hayat yaşayacağımı kendim belirliyorum. Nasıl mı?

Elbette buraya yazması kadar kolay değil, binlerce belki milyon kez kendinizle savaşmanız gerekecek çünkü beyniniz size itiraz edecek, karşımıza çıkan şartlarla uğraşmamız ve öğretileni unutmanız gerekecek. Ama sadece bir kez OLSUN der ve buna karar verirseniz yarattığınız yaşama çok şaşıracaksınız.
Hayatımızın deneyimlerden oluştuğunu hepimiz kabul ettiysek, basit bir denklemle hayatımız eşittir deneyimlerimiz, diyebiliriz. Bu deneyimleri aktardığımız hikayeler de nasıl bir hayat yaşadığımızı gösteriyor.

Peki, neden bu hikayenin yazarı sen olmayasın… Hadi hayatının yazarı olmaya var mısın? Hikayelerini değiştirmeye… Çoktan yazılanı okumak yerine kalemi eline alma vakti geldiğini fark et ama ondan önce benden sana birkaç püf noktası:

1. Kurban rolü oynama!

Çevrende elbette tatsızlık yaşadığın bir çok insan olacak; iş arkadaşın, dostun, annen, akrabaların, trafikte sana çile çektiren kornalar, yemek siparişini alan garson, komşun, taksici… daha çok kişi sayabilirim. Her durumda bu insanlar için aklından bir hikaye yazıyorsun. Genelde doğru olma olasılığını bile hesaplayamadığın, sadece insanların davranışlarını görerek yazdığın bu hikayede karşındakinin ne geçmişini ne niyetini ne de duygularını bilmeden… E madem o an doğruyu bilme ihtimalin yok, neden seni en mutlu edecek hikayeyi yazmayasın? Şimdi biraz kendine şefkat yükle ve buna ek olarak insan sevgisi… Kurban rolünden çık ve etrafında seni sinir eden ve mutsuz eden herkesin eylemlerinin bir sebebi olduğunu bil. Herkes toplanıp sadece seni üzmek ve sinirlendirmek için böyle davranmıyor. Onların da yaşamlarında kötü giden şeyler olabileceğini aklından çıkarma.

2. Hayatının sana göre kötü kısımlarına odaklanma!

Normal yaşamında hayatına hükmedemediğin hikayendeki sen, yani yazar olmayan sen… Sahip olmadıklarına odaklanmış durumdasındır. Hep sende olmayana, olamayacak olana özenip durursun. Sonra hayatının iyi noktalarını da kaybeder, hayatında kayıplar yaşarsın. Başkalarının sahip olduklarıyla kendini karşılaştırır, başkalarından daha iyi olduğunu ispatlamak için her türlü yolu denersin. İşte bu en önemli nokta! Eğer hayatının kontrolü sende olsun istiyorsan ne durumda olursan ol sadece sahip olduklarına şükrettiğin ve var olanları geliştirip kendi dünyanı eline aldığın bir hikaye yazmalısın. İçinde kıskançlık ve gösteriş olmayan bir hayat sana ne kadar uzak gelse de kulağa hoş gelmiyor mu? Biliyorum böyle olmak olabilmek deli gibi istiyorsun. Şu an bu durumdan mutsuz olduğun için denemeye değmez mi? Bulunduğun durum hikayelerini değiştir, yeniden yaz.

3. Pes eden olma!

Kapasiteni belirleyenin sen olduğunun farkına var. Her şeyi mükemmel yapacaksın, her başladığın mutlu sonla bitecek sözü vermiyorum. Fakat ben “yapabileceğim”i bu ihtimalin olduğunu kendine hatırlattığın sürece kaybetmeyeceğine inanıyorum. Sürekli şikayet edip hiçbir şey yapmadan durmak sana hiçbir şey kazandırmayacak. Koş demiyorum ama en azından yürü, emekle… Bir şey yap, ne yaparsan yap bir şekilde ilerleyeceksin. Yeter ki harekete geç! Ama VAZGEÇME.

İsyankar olmayıp kendini geliştirmeye başladığın an çok istediğin o başarı seni bulacak, sen onu bulmayacaksın. Unutma ki insan olarak en büyük sahip olduğumuz şey iletişim. Kendinle kurduğun en güzel bağ ise içsel iletişim. İşte bu da o kalemi eline almakla başlıyor. Buna ne zaman hazırsan, o zaman başla. Bazılarınız için fısıltı yeterken, bazılarınıza çığlık atmam gerekecek biliyorum.
Kendine sor, ben okuduğum bu masalda kahraman mıyım yoksa kurban mı? İkisi de olmak zorunda değilsin sadece buna sen karar ver. Nasıl bir masal istiyorsan kendi hayatınla harmanla ve ruhuna kendi halinin en iyisini sun! Bunları cevapladığında en güzel masalını okumaya başlayabilirsin.